İnsanın yüreği, içinde her çeşit meyve ağacının bulunduğu kocaman bir gönül bahçesi olmalı…

Olmalı ki, dostlar bu bahçede yetişen güzelliklerden nasiplenebilsinler.

Peki, Dost kimdir?

Dost, bir sıkıntınız, derdiniz olduğunda bunu kendine dert edinen, yardıma koşan, size sizden daha çok üzülen, derdinize derman olmak için çözümler üreten, bunları yaparken herhangi bir beklenti içerisine girmeden karşılıksız yapan kişidir.

Aslında Dostluk; iki gönül arasında akan nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler, geldiği yeri de…

Zaman zaman herkesin hayatında sekteye uğradığı, kimi zaman işlerinin ters gittiği dönemleri olmuştur. Bu süreç biraz meşakkatli bir süreçtir…

Kendinizi bazen kandırılmış hissedebileceğiniz gibi unutulmuşluğun hissiyatı taşınılamaz bir yük gibi de gelebilir. Yanlış anlaşılmaların, düşmanlıkların da hedef noktası haline gelebilirsiniz. İşte tam da bu duyguların yeşermeye başladığı noktada sizi doğru yere taşıyacak olan görmeyen gözünüz, işitmeyen kulağınız olacak tek kişi “Dostum” dediğiniz kişi olmalıdır.

Biliyor musunuz? Dost’un birde kendi gibi güzel kardeşi var adı da “ Vefa ”  bunlar ayrılmaz birer ikili…

Tüm dualarım bir gün bütün insanların yolunun “Dost” ve “Vefa” ile kesişmesi için…

Sözlükler de “bir şeyi yerine getirmek, sözünde durmak, bağlılık” gibi anlamlara gelen vefa, ahlâkî bir terim olarak, görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle veya daha fazlasıyla karşılık verme demektir…

Şimdi düşünün bu dünyada yolu Dostluk ve Vefa ile kesişip tanışan hangi insan umutsuz kalır ki…

Hz. Mevlana der ki;

“ Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz…”