Koronavirüs pandemisi Dünyayı aktif olarak etkilemeye devam ediyor. Dünya Türk İş Konseyi tarafından 1 Nisan'da düzenlenen toplantıda MIT Üniversitesi öğretim üyesi, ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu yaptığı konuşmada “Küresel politik ve ekonomik sistemin değişmemesi artık mümkün değil” dedi. 

Bu değişimden tarım (gıda sektörü) nasıl etkilenecektir?

Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin en temelinde fizyolojik gereksinimler (nefes alma, besin, yemek, su vd) yer almaktadır. Bu sınıflamada yer alan nefes alma KoV-2 nedeniyle tehlikede ama hemen yanındaki beslenme de durum nedir?

Bu değişim gıda sektörünü arz ve talep olmak üzere iki yönlü etkileyecektir. Bu şartlarda birçok uzman veya hükümet arzın (üretim) aynı oranda devam etmesinin mümkün olup olmadığını sorgulamaktadır.

Üretim

Tarımsal üretim güvenliği güvenlik konseptinin bir diğer ana unsurudur. Koronavirüsünün tarım üretimine etkisinin önemli ölçüde olacağı düşünülmektedir.

Ortada koronavirüsü pandemisi olsa da gıdaya olan talep devam etmektedir. Bu talep normal dönemde (a) yurtiçi üretim veya (b) ithalat ile karşılanmaktaydı.

Üretim: Türkiye tüketicilerin ihtiyaç duyduğu gıdayı büyük ölçüde kendi tarımsal üretim  ile karşılamaktadır. Şu günlerde Türkiye’de bazı ürünlerin ekim bazılarında hasatının başlama dönemidir. Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli, “koronavirüsü salgını dolayısıyla gıda sıkıntısı yaşanmadığını; bazı illerde hazine arazilerinin de tarıma açılacağını; bazı ürünlerde stok yapılması; ihracatını durdurulması (ör. limon);  tarım işçilerinin 7 Nisan'dan itibaren kontrollü olarak tarım bölgelerine gönderilmeleri ve hijyen seviyesinin artırılması” gibi önlemler alındığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı da, valiliklere gönderdiği genelgede (5 Nisan) “mevsimlik tarım işçilerinin sokağa çıkma yasağından muaf tutulacağını” açıkladı.

Bu önlemler önemsenmelidir. Ama hala kritik önemdeki soru şudur: Nasıl olur da tarımda/gıda sektöründe ham madde üretiminden mamul ve dağıtım aşamasına kadar çalışanları kademeli olarak üretime geri döndürebiliriz?

Dış ticaret: Bu süreçte dış ticaret ile talebi karşılama sıkıntısı olabilir. Şöyle ki, gerek sağlık gerekse üretim azalması veya stoklama politikası gereği ülkeler tarım ihracatlarına sınırlamalar getirebilir. Nitekim Sayın Pakdemirli’nin şu açıklaması bu düşüncemizi teyit etmektedir: “Ülkeler kendi içine kapanacak. Örneğin, yaygın kullanılacağı için limon ihracatını durdurduk.” Yani eskiden sıradan olan ve ucuza ithal edilen bazı tarım ürünlerini ithal etmek pandemi sonrası zor olacaktır. Bundan sonra iç talebi karşılamak için ithalat kolay ve ucuz bir yol olmayabilir. Bu nedenle dâhilde tarımsal üretimi en azında mevcut konumda tutmak gerekir.

Talep

Ortada pandemi olsa da gıdaya olan talep devam etmektedir. Ancak durumun “talep daralmasına” yol açacağı da beklenilmektedir. Tarımsal ürünlerin birçoğu temel gıda olduğunda bu durumda etkilenmese de insan beslenmesinde daha az önemli olanlarda talep daralması beklenilmelidir.

Ülkemizde kültürü yapılan 150 kadar bitki türünden elde edilen üretim bitkisel üretimimizi oluşturmaktadır. Yani tarla bitkileri grubunda 55-60; meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar türün üretimi söz konusudur. Tahıl üretimi (yeterlilik 2018’de % 92.4) beslenme bakımında stratejik öneme sahiptir. Diğer yandan hastalık nedeniyle kullanımı artan malzemeler nedeniyle pamuk üretimi de önemlidir.

Bu çok sayıda bitki türünde ihtiyaç, üretim ve yeterlilik aynı değildir. Tür bazında değerlendirme yapmak en doğrusudur. Bu noktada Türkiye’de üretilen ürünlerden yeterlilik seviyesi oldukça yüksek olanlarda sorun beklenilmese de  düşük olanlarda önlem alınmalıdır.

Son söz: İnsanın en temel fizyolojik ihtiyacı beslenmedir.