Dünyada sol ve sosyal demokrat, işçi çalışan dostudur. Emekçinin yanındadır. Halka yakındır, halkın yanındadır. Gerçek anlamda demokrasinin yaşandığı ülkelerde halkın tercih ettiği siyasi kanattır.

Bunun yanında ülkemizde seçimli demokrasiye geçildiği tarihten bu yana, sol partilerin iktidarda olduğu yıl, iki elin parmaklarını geçmez.

Peki neden? Neden ülkemizde sol partiler ötelenir? Neden sandıkta insanların eli sol partilere oy vermeye gitmez? Neden özellikle şehrimizde insanlar söze "aslında şu ana kadar hiç sola oy vermedim ama" diye başlama gereği duyar?

Maalesef sol partiler Ülkemizde yıllardır Laiklik ve Kemalizm zırhına bürünüp, laikliliği alternatif bir din gibi sunmuşlardır. Bilinçli yada bilinçsiz toplumun değer yargıları ile ters düşmüşler, dini değer yargılarının karşısında bir siyaset gütmüşlerdir. Bu halk nezdinde din düşmanlığı olarak algılanmıştır.

Özellikle ulusal solcu geçinen, yediği domuz etini sosyal medyada paylaşan bu güruh, kendini avam takımından üstün görüp, kendilerini aydın olarak nitelese de, bu "göbeğini kaşıyan" genel halk kitlesinde nefret olarak karşılığını bulmuştur. Şüphesiz ki şu an bu grup ülkemiz sol içinde de marjinal küçük bir grup olma yolundadır.

Ülkemizdeki sol, son on yılda bu imajından kurtulmak için azami gayret göstermekte. Örneğin artık türban ile uğraşmıyorlar. Asker ve polisin dahi türbanlı görev yapmasına ciddi muhalefet yapmadılar. Okullarda Kur'an eğitimine karşı çıkmadılar.

Ancak halkın bilinç altına işlenilmiş sol korkusunu yenmeleri için, bu ülkenin değerleri ile barıştıklarını ispatlamaları için bu kadarı yetmiyor. Sol korkusu kolay kolay üstesinden gelinebilecek bir korku değil.

Öte yandan Ülkemizde muhafazakar partilerde maalesef Almanya'daki Hıristiyan demokrat partiler gibi olmayı beceremiyor. Yolsuzlok, riyakat ve esas alınmayan liyakat en büyük şikayetlerden. Maalesef istismar edilen en büyük değer, yine dini değerlerimiz.

Solcusu da sağcısı da, muhafazakar da içinde bulunan marjinal kesimleri ile en çok dini değerlerimizi istismar ediyor. Kimisi yok sayıyor, kimisi hedeflenen amaç için cenneti vaat etmekten çekinmiyor.

Dikkat edin, taksimde 8 mart dünya kadınlar gününde ezanı ıslıklayan küçük akıllı feminist bayanların yüzde doksanı kendisini sol/solcu olarak niteleyecek, yine yüzde doksanı sol partiye oy vereceklerini beyan edeceklerdir.

Muhafazakar kanat ise bu olayın üstüne balıklama dalarak, kendisine pay çıkarmak, oy devşirmek için bu bulunmaz fırsatı kaçırmayacaktır.

Netice itibari ile, bu ülke, ulusal sol zihniyetine teslim edilemeyecek kadar kıymetlidir. Dini istismar eden, din üzerinden siyaset yapanlara teslim edilemeyecek kadar kıymetlidir.

Naçizane çözüm; An itibari ile ütopik bir hikaye olsa da, ülke kendi içinden yeni değerler çıkarmalıdır. Bağrından yeni Özal, yeni Menderes, yeni Yazıcıoğlu ve hatta yeni Erdoğan’lar çıkarmalıdır.