24 Eylül günü şehrimizin tıp alanında yetiştirdiği büyük simalardan biri daha aramızdan ayrıldı. Bir bilim insanı olan Profesör Doktor Tuncer Karpuzoğlu Beyefendi 82 yaşında vefat etti.

                Uzun ömrüne tarihe geçen mesleki başarıları sığdırmış, çevresi tarafından sevilmiş ve saygı görmüştü.

                Türkiye’nin tanınmış cerrahlarından olan Tuncer Bey, Akdeniz Üniversitesinin kurucu rektörü olarak doku ve organ naklinin öncülerindendi. Akdeniz üniversitesinde organ nakli bölümünü kurarak, ilk organ naklini gerçekleştirmişti. Bugün Akdeniz üniversitesinde kendi ismini taşıyan organ nakli enstitüsü bu güzide üniversitemizde merhumun adını yaşatmayı sürdürüyor.

                Tuncer Bey bu açıdan şehrimiz için de ayrı bir gurur kaynağıdır. Soy isminden de görüldüğü üzere o, Kahramanmaraş’ın çocuğuydu. Babası da Kahramanmaraş’ın meşhur hekimlerinden merhum Dr. Emin Karpuzoğlu Beyefendi idi.

                Tüm bunların ötesinde Tuncer Beyin çok daha farklı ve mühim bir kimliği de vardı ki, o da tüm Kahramanmaraşlı için vefa duygularının zirve yaptığı büyük bir şehidin torunu olmasıydı.

                Merhum Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Beyefendi; Maraş İstiklâl Harbinin sahadaki en büyük kahramanı ve şehidi, Arslan Bey’in sağ kolu ve askeri stratejilerinin kusursuz uygulayıcısı olarak iki hafta içinde şehrin yarısını düşmandan temizledikten sonra Taşhan’da şehadet şerbetiyle taltif edilen Evliya Efendinin torunu idi. Yani Evliya Efendinin 2,5 yaşında yetim kalan kızı Muazzez Hanımın oğlu idi.

                Vaktiyle Tuncer Beyin, yeğeni Nejat Karpuzoğlu Ağabeye anlattığı bir hatırasını burada zikretmeden geçemeyeceğim. Merhum Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı ve kendisinin Akdeniz Üniversitesi rektörlüğü günleridir. Yani 1991 ile 1993 arası…

                Merhum Özal, Tuncer Beyi telefonla arayarak “havalimanına gelebilir misin? Seninle bir yere gideceğiz” der. O da, Gelirim efendim” der ve özel aracıyla Antalya Havalimanına gider. Alana vardığında cumhurbaşkanlığı korumalarının eşliğinde alana gelmiş olan cumhurbaşkanlığı uçağına götürülür. Resmi program dışı günübirlik bir ziyaret yapacaklardır. Misafirini de alan uçak Cidde Havaalanına iniş yapar. Havaalanında Kral Fahd tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve beraberindeki heyet doğruca Mekke-i Mükerreme’ye götürülür. Umre için Kâbe’ye giden heyete kralın emriyle Kâbe-i Muazzama’nın kapısı açılır ve Tuncer Beyin ifadesiyle “40 yıl düşünsem böyle bir şeyin nasip olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi” dediği bir hadise gerçekleşir. Beytullah’ın içine giren heyete merhum Özal imam olur ve Kâbe-i Muazzama’nın içinde 2 rekât şükür namazı kılarlar. Ziyaretinin ardından Türkiye’ye dönerler. Bize de Allah mübarek eylesin demekten başka bir şey düşmez herhalde.  
Tuncer Bey’le gıyaben tanışmamız da Şehid Evliya Efendi vesilesiyle oldu.

2019 yılı Ocak ayında Nejat Sanatevi sahibi Nejat Karpuzoğlu Ağabeyimin şahsımdan Şehid Evliya Efendi ile ilgili bir çalışma yapmamı istemesi neticesinde Tuncer Beyle Nejat Ağabey üzerinden bir diyalog sürecine girdik. Tuncer Bey, Nejat Ağabey’e o günlerde bir dert yanar. Aslında yüreğindeki hasreti dile getirir.

“Dedem merhumun Maraş İstiklâl Harbinde çok büyük kahramanlıkları ve hizmetleri var. Hakkındaki bilgiler çeşitli eserlerde dağınık bir halde, derli toplu bir çalışma yok. Bana,  mücadelesinin kronolojisini ve yaptığı hizmetleri içeren bir iki sayfalık bir bilgi elde edebilir misin?” diye rica eder. Nejat Ağabey bu ricayı bir emir telakki ederek bana döndü ve vazifeyi omuzlarıma yükledi.

Bir iki günlük kaynak taramasından sonra gördüm ki, Şehid Evliya Efendi’yi bir iki sayfaya sığdırmak imkânsız. Bir haftalık çalışma sonucu 13 sayfalık bir “Şehid Evliya Efendi Destanı” ortaya çıktı. Bunun yarısı ilk kez 13 Şubat 2019 günü Manşet Gazetesinde tam sayfa olarak yayınlandı. Tamamı ise teketekhaber.com sitesinde yayınlandı.

Tuncer Bey’i çok mütehassıs eden bu çalışma “dedemi bu kadar güzel anlatan bir çalışma ile ilk kez karşılaşıyorum” ifadeleri içerisinde, onda yazıyı kitaplaştırma isteğine dönüştü. Bunun üzerine bu çalışmanın kitaplaşması hususunda metni geliştirme ve genişletme mesaisine giriştik.

Bu arada 20 Mart 2019 tarihi geldiğinde Tuncer Beyin muhtereme annesi ve Şehid Evliya Efendi’nin kızı Muazzez Hanım 102 senelik bir ömrün ardından bu âlemden göç eyledi. Tuncer Bey rahatsızlığı sebebiyle annesinin cenazesine gelemedi. Fakat biz de kısa sürede çalışmayı kitap boyutunda genişletmeyi başararak, tetkik etmesi ve onayını almak üzere dosya halinde Antalya’ya gönderdik.

Çalışmanın kitap boyutunu tetkik etmeye başlayan Tuncer Bey, bir kısım fotoğraf katkısını da eksik etmedi. Ninesi ve Şehid Evliya Efendinin eşi Şerife Hatuna ait bir fotoğrafı ilk kez Tuncer Bey vasıtasıyla görme imkânı hâsıl oldu. Eserin basım vazifesini de yeğeni Nejat Ağabeye emanet etti. Ancak eserin basıldığını görmeye ömrü vefa etmedi.

Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkileyen Covid-19 salgını süreci kesintiye uğrattı. Ardından da vefatıyla sonuçlanan ağır hastalığı, çok arzuladığı “Şehid Evliya Efendi Destanı”nı kitap halinde eline almasına izin vermedi.

Şahsıma düşen teselli ise; şehrimizin yetiştirdiği böyle seçkin bir bilim insanının, ömrünün son zamanlarında coşkun bir duygu yoğunluğu ve derin bir sevinç hâli yaşamasına vesile olmamdır.

Rahmetle anıyoruz…