Yazdığı köşe yazıları ile gündem olan ve akademik anlamda iyi bir donanıma sahip Prof. Dr. İsmail Güvenç, yine önemli bir konuya değindi. Eğitimciliği, mütevazi kişiliği, yazar kimliğiyle takdir toplayan ve bugüne kadar yaptığı birbirinden farklı çalışmalarla dikkat çeken Güvenç, son zamanlarda ülke gündemini meşgul eden sebze ve meyve fiyatlarının artışıyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

ÜRETİM, PAZARLAMA, FİNANS VE PERSONEL…”
Konuya akademik bir giriş yapan Güvenç, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Genel işletme derslerinde işletmenin işlevleri anlatılırken dört hususa dikkat çekilmektedir: Üretim, pazarlama, finans ve personel. Bu dersi aldığımız hocanın bu başlıkları detayları ile anlatmasını hala hatırlarım. İşletmede bu konulara dikkat çekilirken bizim klasik ziraat eğitimi büyük ölçüde üretim merkezlidir. Öğrencilere daha çok tarımsal ürünlerin üretim konusu öğretilmeye çalışılır. Bunda ne kadar başarılı oldukları da tartışılabilir ama konumuz bu değildir. Bu fakültelerden yetişen teknik personelin işletmenin diğer işlevleri konusunda yeterli eğitiminin olmaması mezuniyet sonrasında iş hayatında önemli bir eksiklik olarak karşısına çıkar. Üniversitede güz döneminde girdiğim dersler arasında meyve ve sebzelerin “muhafazası ve pazarlanması” ile ilgili bir ders de vardı. Öncelikle bu derste meyve-sebzelerin üretim ve yeterliklerine dikkat çektim; sonrada bu ürünlerin pazarlanması konusunu anlattım.”

ÜLKEMİZDE 20 MİLYON TON MEYVE, 30 MİLYON TON SEBZE ÜRETİLMEKTEDİR”
Türkiye’de 20 milyon ton meyvenin yanı sıra 30 milyon ton kadarda sebzenin üretildiğine dikkat çeken Güvenç, yaş meyve-sebzede yeterliliklerinin oldukça yüksek olduğuna vurgu yaptı. Güvenç, “Ülkemizde 20 milyon ton kadar meyve, 30 milyon ton kadarda sebze üretilmektedir. Toplamda bakıldığında yaş meyve-sebzede yeterliliğimiz oldukça yüksektir. Ancak ürün bazında yeterlilikler düşük, orta veya yüksek olabilmektedir. Örnek olarak bazı ürünlerin yıllık üretim ve yeterlilikleri şu şekildedir: Domates üretimi 12-13 milyon ton kadar olup yeterlilik yüzde 120 kadardır. Ceviz üretimi 200 bin ton kadar olup yeterlilik yüzde 80 kadardır. Muz üretimi 300 bin ton kadar olup yeterlilik yüzde 55 kadardır. İncir üretimi 350 bin ton kadar olup yeterlilik yüzde 700 kadardır. Üzüm üretimi 4.2 milyon ton kadar olup yeterlilik yüzde 140 kadardır. Fındık üretimini 650 bin ton kadar olup yeterlilik yüzde 600 kadardır. Geleneksel üretim öğretisine göre hala yeterlilikleri yüksek olan ürünlerde kalitesi düşük üretimi artırmaya gayret etmenin ne anlamı vardır? Üretiyorsak pazarlama konusunu mutlaka dikkate almamız gerekir” şeklinde konuştu.

SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ SORUNU PAZARLAMA”
“Bol miktarda üretilen meyve-sebze sektörünün en önemli sorunu pazarlamadır” diyen Güvenç, “Ürün bazında bakıldığında büyük ölçüde pazarlama sorunu yaşayan meyve-sebze ürünleri vardır: Fındık gibi belli ürünlerde bu sorun kamuoyuna yansımaktadır. Bu sorun üretim sonrası yüksek oranda ürün kayıplarının nedenlerinden de biridir. Ülkemizde meyve-sebzede hasat sonrası yüzde 25-30’a varan kayıpların (çürüme, bozulma vs) var olduğu düşünülmektedir. Muhafaza ve soğuk zinciri kayıpları azaltacaktır. Ancak ürün fiyatları bu işlem için (fayda/maliyet analizi) çoğu zaman imkân vermeyebilir. Aslında üretim sonrası muhafaza ve soğuk zinciri ile pazar fiyatları önemli ölçüde birbirini etkilemektedir. Diğer bir alternatif olarak üretim planlaması yapılması düşünülebilir. Bu planlamayı meyve-sebze üretiminin büyük ölçüde mevsim şartlarına bağlı olması zorlaştırmaktadır. Kış mevsiminde üretimin (arzın) azalması perakende fiyatların artması ile sonuçlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

UCUZ MEYVE-SEBZE İÇİN SADECE ÜRETİM ODAKLI DÜŞÜNMEK YETERLİ DEĞİL”
Halka ucuz meyve ve sebze yedirmek için sadece üretim odaklı düşünmenin yeterli olmadığını söyleyen Güvenç, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Öğrencilere “muhafaza ve pazarlama” dersinde arz/talep kanunu anlattıktan sonra yaş meyve-sebzede dersin başı ile sonunda (yaklaşık 4.5 ay sürüyor) Pazar fiyatlarını izlemelerini önerdim. Örnek olarak domates fiyatlarını aktarayım: Yaz aylarında domates fiyatları bol üretim vardı ve kilogramı 1,0-1,5 TL idi. Şu günlerde ancak seralarda üretim yapılabilmesi nedeniyle arz azaldı ve marketlerde kilogramı 8-9 TL’e yükseldi. Yaş meyve-sebzede fiyat artışlarında sezon dışında olmamız yanında 2019 yılı kış aylarından iklim şartlarının olumsuz geçmesi fiyat yükselmesinde etkili olmuştur. Halkımıza ucuz meyve-sebze yedirmek istiyorsak bazı tedbirler almak sorundayız. Bunun için sadece üretim odaklı düşünmek yeterli değildir.” HABER: EMRE AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz