Türkiye İstatistik Kurumu’nun son açıkladığı raporlara göre, işsizlik yine arttı ve yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti.

Yoğun artış genç ve kadın işsizliğinde gerçekleşti.

Verilere baktığımızda özellikle genç nüfusta artış daha dikkat çekiyor. 15-24 yaş arası işsizlik oranı 7,2 puanlık artış ile %27,1 olmuş.

Tablo hiçte iç açıcı değil. Kabullenmemiz gerekiyor. Maalesef genç işsizler sayımız her geçen gün artıyor. Bunu çevremize baktığımızda daha iyi anlıyoruz.

Diplomalı işsizler… Genç işsizler ordusu… Bu madalyonun bir yüzü… Ama madalyonunun diğer yüzüne baktığımızda, işçi arayan esnaf ve sanayicileri de görüyoruz. Esnaflar ve sanayiciler de dertli… İş verenler nitelikli ara eleman bulamıyorlar.

İşsizliğin boyutlarına ve sayısal büyüklüğüne bir de bu pencereden bakmak gerek galiba…

İş arayan gençlerin yüzde sekseni masa başı iş istiyor. İşsizlik sorununu altında yatan iş beğenmeme faktörünü göz ardı edemeyiz.

Sosyal medyanın ve televizyonda yayınlanan dizilerin etkisiyle gençlerimiz popülist kültürün egemenliği altında. Popüler hayat tarzının önceliği maddiyat…

Televizyon dizilerine baktığımızda, genellikle gerçek yaşamın içinden meslek sahibi karakterlere pek rastlamıyoruz.

Küçük esnaf, çiftçi, taksici, tamirci gibi meslekler sanki yaşamımızda yok gibi…

Bakıyoruz: altında son model cipler ve ne iş yaptığı belli olmayan gençler… Üretimin ve emeğin yol sayıldığı yaşam tarzı…

Kolay para kazanma egosu…

Gayri meşru zenginliğin getirdiği, lüks yaşamın rüzgarına kapılan gençliğimiz…

Hal böyle olunca üretimde çalışması gereken gençler üretim ortamından uzaklaşmaya doğru yol alıyorlar.

Ülkemizde mesleklere saygı kazandıracak, anlayış tazeleyecek sosyal- kültürel projelere de ihtiyaç var!

Okullarda kaliteli meslek eğitimi…

Okullarımızdaki eğitim programı, iş hayatı ile paralel değil.

Nitelikli ara eleman yetiştiremiyoruz. Okullar ve sanayi kuruluşları arasındaki işbirliği konusunda Avrupa ülkelerinden çok gerideyiz.

Aslında konuşulacak çok şey var… Bu da ayrı bir makale konusu…

Masa başı iş sahibi olmak… Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir zenginlik yoktur, öncelikle mesleklere yönelik algılarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Topluma katkı sağlayan, faydalı olan her meslek özeldir.

Gençlere tavsiyem: Mesleğin adı önemli değil. Ne iş yaparsanız yapın, önce işinizi sevin sonra hakkını verin… Başarı ve hayatı güzelleştirmek arkasından gelecektir.