Kanal D’de, ‘Yabancı damat’ dizisini izliyorum. Tiryakisiyim bu dizinin. Gaziantep kültürünü tüm yönleriyle yansıtan dizinin 7 Temmuz (dün) sabah yayınında, basın camiası ile karşı karşıya geliniyor, bir haber yüzünden dizinin oyuncularından biri, bu sözü kullanıyor, “Gazetecilerin ipi ile kuyuya inilmez!’

Peki madem öyle, işte böyle…

Bu kez de ben sorayım, çetrefilli ve magazinsel ortamları, ilişkileri yaşam biçimi olarak kabul eden, Türk İslam anlayışı ile bağdaşmayan hareketleri kendine meslek edinen artist bozuntularının ipi ile kuyuya inilir mi?

Seçim zamanı bol keseden atan, verdiği sözleri tutmayan, onun bunun telefonunu kaydedip, ‘tamam, senin işini halledeceğim!’ deyip yapmayan, insanların telefonlarına bile çıkmayan siyasetçilerin ipi ile kuyuya inilir mi?

Terazide hile yapan, beşe aldığını yüz beşe satan, çürük malı sağlam diye satıp, insanların gıda ve yemek zevklerine darbe indiren büyük küçük esnafın ipi ile kuyuya inilir mi?

Müslüman geçinip, dini unsurları her zaman kullanarak insanların duyguları ile oynayan, insanları kandıran sahte şeyhlerin, hacı hocaların, (inancını layıkı ile yaşayan ve bunda samimi olan dürüst Müslümanları tenzih ediyorum) sahte pir’lerin, tarikat ve cemaat düzenbazlarının ipi ile kuyuya inilir mi?

*

Devam ediyorum…

Kümes bile yapmasını bilmediği halde, sırf kahvede pişpirik oynamamak için mücahit iken müteahhitliğe soyunan, saf insanları kandırıp, birikimlerini cukkalayan, ‘sizi ev sahibi yapacağım’ diyerek insanların mağdur olmasına zaman ve zemin hazırlayan sahtekâr müteahhitlerin ipi ile kuyuya inilir mi?

Zengin ailelerin çocuklarından başkalarını okullarına almayan, üstelik de onlara yeteri kadar eğitim-öğretim veremeyen, çalıştırdığı öğretmenlere bile asgari ücretin altında bir ücreti layık gören, ‘En iyi, en mükemmel, dört dörtlük eğitimi ancak biz veriyoruz’ diyerek velileri ikilemde bırakan, duygu sömürüsü yapan sözde eğitimcilerin, kolej patronlarının, müdürlerinin ipi ile kuyuya inilir mi?

İnsanlıktan, sevgiden nasibini almamış,  nüfus cüzdanının rengi önemli değil, insanlara eziyet eden, hayvanlara eziyet eden, karıncayı bile inciten, hayvan sevgisinden mahrum sözüm ona insan kılıklı mahlukatların ipi ile kuyuya inilir mi?

*

Beğendiniz mi, devam ediyorum o vakit…

Seçildikten, canım cicim ayları geçtikten sonra basına, vatandaşa, seçmene, spor camiasına, kendilerinin en yakın çalışma ve mesai arkadaşları olan muhtarları dahi es geçen, özellikle bazı kesimlere cephe alan, onlara randevu dahi vermeyen, her fırsatta gazeteci milletini düşman gözüyle gören, başkalarının eserlerini sahiplenerek yeni bir proje imiş gibi etrafa sunan, hiçbir icraatı olmayan, dün canım ciğerim dediği arkadaşlarını dahi Fizan’a gönderir gibi sürgüne gönderen, onlarla rabıtayı kesen başkanların ipi ile kuyuya inilir mi?

*

Pandemi sürecinde işçisinin mağduriyeti için kırk takla atan, ücretsiz izine gönderdiği, çalışanı kapının önüne koyduğu halde, ‘kimseyi işten çıkartmadık, mağdur etmedik, maaşını verdik!’ diyerek yalan söyleyen, kul hakkını bildiği halde kul hakkı yiyen patronların ipi ile kuyuya inilir mi?

Patronlar öyle de, çalıştığı halde, iş bulduğu halde, işi burnu ile iten, iş beğenmeyen, çalışır gibi yapıp, aldığı maaşı hak etmeyen, makinaya zarar veren, mesaisine ihanet eden, çalışanları işinden alıkoyup verimi düşüren işçinin, çalışanın ipi ile kuyuya inilir mi?

Geldik gazeteciye… Gazetecinin görevi kamuoyunu doğru bilgilendirmek. Acaba bu işi adam gibi yapan kaç kişi var sektörde. Kuşkusuz dört dörtlük işini yapan, kamuoyunda karşılığı olan, basını ayaklar altına almayan arkadaşlarımız var. Onlar meclisten dışarı. Dışarı da yazarken, haberleştirirken insanların özel yaşamını ayaklar altına alan, belden aşağı vuran, eleştiriden çok tehdit ve şantajı silah gibi kullanan ve kendini bir numara olarak lanse etmeye çalışıp, sadece kendini kandıran gazetecilerin ipi ile kuyuya inilir mi?

Tamam, hadi diyelim gazetecinin ipi ile kuyuya inilmez de, acaba sizin ipinizle kuyuya inildiğini kim söyledi?

NOT: Bu yazının devamı var ve olmalı… Unuttuklarım var sanmayın!