Bütünleşmek bir araya gelip tümü, geneli temsil etmek hep arzu edilmekle beraber bunun hiçbir vakit tam olarak gerçekleşmediği de bilinir. Öyleyse bu arzu niye insan fıtratında var?

Yaradılış gereği kodlarımıza nüfuz eden bu gün tam olarak çözemediğimiz sırların olduğu malum. Bireyin mükemmel olanı arzulamasından Hukuk değeri için hangi faydalı sonuçları çıkarmalıyız? İnsana bakacak olursak şunları görüyoruz;

  1. Hırs

  2. Kıskançlık

  3. Lidere mutlak itaat

Saydığım tespitler olumlu yönde değerlendirmek de mümkün fakat bu maddelerin sosyolojik olarak insanları ayrıştırdığı bilinen bir gerçek. İnsan psikolojisinin vazgeçilmez birikimleri olan bu nitelikleri yok saymak istemiyorum. Çünkü insanın bekası dünya egemenliği saydığım maddelerin terbiye edilmesini gerekli kılıyor.

Can, mal, akıl, namus ve fikir hürriyeti şeklinde kendi mecrasını bulan niteliklerin zaman ve mekena göre korunmasın da farklı biçimlerin olacağını ihmal etmemeliyiz. Kanun eliyle insanlara zulüm yapılabildiği de bir gerçek. Büyük fikirler asil insanlar eliyle yürütüldüğünde mükemmel sonuçlar alınabilir yoksa insan varlığını bekleyen tehlikelerin önüne geçilmez.

Her olgu insan üzerinde gerçekleşmektedir. İnsan tabiatının tanınmasıyla elde edilebilecek sonucun çok önemli dolduğu da bilinen bir gerçek.

İnsanın temayül ve hisleri nelerdir? Bu soruyu sormakla Hukuk alanında ilerlememiz de önemli noktaya gelmiş oluruz. Hayali olmamak, olması gerekenlere dayanmadan olanın tespitini yapmakla kendimiz başta olmak üzere diğer insanları bu mantalite çerçevesinde tanımakla büyük zorlukların üstesinden gelebiliriz.

Kuran’ı Kerim insanın bizzat kendisinin bazı tabiat icabı olan özelliklerini terbiye etmesini sıkça dile getirecek bu işin ihmale gelmemesini hatırlatır. Fıtratını terbiye etmeyen insanın kendisinden başlayarak bütün varlıklara vereceği zararı önlemek zordur.

İnsan tabiatı gereği nefsine zulmeder, nankördür, nimetlere, iyiliklere şükretmez, hatta kötülükle karşı koymaya bile kalkışır.

Yaptığımız bu değerlendirme için hemen feveran edilmesin kendimize ve çevremize baktığımız da bu kariyerin onlarca örneğini bulmamız mümkündür.

Nankörlük

İslam’ın insan fıtratı için ilk aşılmasını hatırlattığı engelin adıdır. Başta yaratıcıya olmak üzere bizlere bu imkanları hazırlayanlara karşı teşekkürlerimizi iletmekle Hukuk yolunda bir adım ilerlemiş oluruz.