Daha geçenlerde Pazarcık ilçemizin kuruluşunun 100. Yılı etkinlikleri kapsamında büyük bir şenlik düzenlendi. Hem devlet büyüklerinin hem halkın yoğun katılımıyla festival havasında geçen şenlik de önemli sanatçılarda yer aldı. Türkoğlu’nun geleneksel hale getirdiği Avasım Şenlikleriyle de Türkoğlu ilçemiz ilçenin tanıtımı anlamında büyük atak yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Diğer ilçelerimizde ilçelerinin tanıtımı için ellerinden geleni yapıyorlar.

                  Yıllardır dondurması, biberi dünyaya ün salmış bir şehrin hala bir dondurma festivali yok. Yıl olmuş 2017, hala Büyükşehir yetkililerine sorduğumuzda “çalışmalar devam ediyor,  Temmuz 2017’de festivali yapacağız dediler” . Malum ağustos ayına girdik hala bir kıpırtı yok. Yetkililer tatil döneminde şehir dışında olanlar da gelsin mantığıyla festivali Eylül ayına ertelediklerini söylediler. Açıkçası benim Eylül’den de ümidim yok.

                  İlçe belediyelerin tanıtım ve festival anlamında fark attığı bir gerçek. Geçenlerde Ticaret Sanayi Odası’nın düzenlediği basınla istişare toplantısında Germenicia antik kentiyle alakalı çalışmalardan ve Kahramanmaraş turizminin nasıl hareketlendirileceğinden bahsedilirken Kültür Turizm Müdürü’nün de toplantı da olması gerekiyordu bence. Çağ hızlı bir şekilde geçerken, Kahramanmaraş sanki ağır çekim ilerliyor bazı konularda. Başka şehirlerin diplomatik ve bürokratik engelleri yokmuş da sanki sadece bizim şehrimizin varmış gibi davranıyor bazı yöneticiler. Siyasette en güçlü olduğumuz zamanlarda bu şehrin kronikleşmiş sıkıntılarını çözemeyeceksek ne zaman çözeceğiz.

 İspanya’yı boğa festivalleriyle, domates festivalleriyle,  Rio’yu Karnavalıyla, Munih’i Bira festivaliyle Dünya takip ederken, Güney Kore’nin çamur festivali de her yıl binlerce turisti bu ülkelere yağdırıyor. Düşünün ki adamlar her yerde bulunan çamuru, domatesi, boğayı bir tanıtım malzemesi olarak, bir turizm faaliyeti olarak dünyaya duyurmuşlar. Biz de dünyanın başka hiçbir yerinde bıçakla kesilebilen bu kadar lezzetli ve bunu herkesin kabul ettiği bir lezzetimiz varken bunu dünyaya anlatamıyoruz ve tanıtamıyoruz.

 Nasıl ki büyük şirketler halkla ilişkiler ve reklam çalışmaları için geniş ve profesyonel ekipler kurmayı artık yeni düzenin en önemli parçası olarak görüyorsa ve reklamlara kazançlarının büyük bir oranını ayırıyorsa, belediyelerimizin de bu tanıtım faaliyetleri için ya ekip kurması ya da profesyonel ekiplerle çalışması gerekiyor.

En kısa sürede festivallerle, şölenlerle, tarihi ve turistik yerleriyle dünyaca tanınan bir şehir olabilmek için bence tüm belediyelerimiz gibi Büyükşehir Belediyesi’nin de icraatlara başlamasını ümit ediyoruz.