Cenab-ı Hak Tekvir Suresinde “Bu gidiş nereye” diye sormamızı istiyor. (Tekvir,26). Bir başka ayet-i kerimede de “Ey insan! Seni kerim olan rabbine karşı aldatan nedir” (İnfitar, 6) diye soruyor Mevlamız.

Rabbimiz Tekvir Suresinde kıyametin ahvalini edebi bir üslupla beyan buyurduktan sonra önünüzde böyle çetin bir gün varken ve size Allah katında çok itibarlı, güvenilir bir elçi gönderilmiş iken, bu Kur’an lanetlenmiş şeytanın sözü de değilken, hal böyle iken nereye gidiyorsunuz. Yani bu başıboş yürüyüş, bu savrulma nereye? Bu gelişine yaşayış, bu günü kurtarma savaşları, bu plansız programsız hayat, bu israf edilen zaman, bu kıymeti bilinmeyen ömür nedendir diye soruyor Rabbimiz. Hakikaten öyle değil mi?

Anne karnında küçücük bir odaya sığan adamların dünyaya sığmadıkları neden.

Eşref-i mahluk olduğumuzu unutmak neden.

Dünyaya sığmayan adamların 2 metrekarelik mezara sığmak zorunda olduklarını bildiği halde, bu kibir neden.

Şu uçsuz bucaksız dünyanın ahiretin yanında bir mezar kadar bile hükmü yokken, üç günlük dünyaya tapınış neden.

Annenizden doğduğunuzda sımsıkı sıkılmış avuçlarınızın, ölürken içindeki her şeyi boşaltmış un çuvalına dönüşünü göre göre bu hırs, bu haset neden.

Kefenin cebi yokken ve bizden evvel Salih amelden başka ahirete hiçbir şey götüremeyen bunca faniye şahit olmuşken, bu tamah neden.

Hayvanların mezbeleliklerde karnını doyurduğu şu fani dünyada mükellef sofralara layık görülen insanoğlu, bunun kadrini neden bilmez, neden.

Allah’ın emaneti çocuklara sahip olmaktan korkarken evlerinde köpek beslemeyi marifet saymak neden.

Gardırobunda varlığından habersiz bir sürü kıyafeti varken,gömlekten mahrum kardeşlerini unutmak neden.

Annesinden doğarken teslim aldığı teru taze bedenini nasibindeki ömrünü tamamlamadan hurdaya dönmüş araçlara benzetip dalağını bir yerde, ciğerini başka bir yerde, midesini falan hastanenin tıbbi atık çöplüğünde bırakmak neden.

Ömrü boyunca üç gün üst üste sıcak yemek yemeyen bir Peygamberin, göbekleri sarkmış, obezite kurbanı ümmetleri olarak iftardan iftara koşmaktan teravihe vakit bulamamak neden.

Azrail (as)’in omzumuzun başında bizi takip ettiğini unutarak küçük dağları ben yarattım demek neden.

İnfitar suresinde de Cenab-ı Hak kıyameti hatırlattıktan ve insanın

“Yapıp gönderdiklerini ve yapamayıp geride bıraktıklarını bir bir anlayacağını” belirttikten sonra

“Ey insan! İhsanı bol rabbine karşı seni aldatan nedir” (İnfitar, 5-6) buyurmaktadır.

Hakikaten ahretin varlığını unutmuş, hesabı, mizanı ve cehennemi unutmuş görünüyoruz. Haset illetine duçar olmuş bir topluluk nasıl iflah olur.

Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Haset ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, iyilikleri de yiyip bitirir.” (Ebu Davud, 4903)

Ulemanın birbirini haset etmesi çok daha tehlikeli bir şey. Çünkü onlar halkın önünde duran örnek şahsiyetler. Ümera da öyle, çünkü onlar da devletin gücünü tasarruf ediyorlar. Siyasiler de öyle. Onlar da devlet idaresinde belli bir süre söz sahibi olarak, tasarrufta bulunuyorlar.

Şimdi herkes şu üç günlük dünyada elinde bulundurduğu makamı, mevkii, imkanı, saltanatı biraz daha uzatabilmek adına gavurun yapamayacağı kumpasları, hileleri, ayak oyunlarını, kıskançlığı hasedi şu Ramazan gününde dahi bırakmıyor, ama kimsenin aklına ölüm gelmiyor.

İki âmâ bir ziyafet sofrasında köfte yiyorlarmış. Biri diğerine demiş ki: “Neden köfteleri ikişer ikişer yiyorsun?” Öbürü cevap vermiş: “Nereden biliyorsun?” Beriki demiş ki: “Ben çift çift yiyorum da ordan biliyorum.”

Hırsızlık o kadar sıradanlaştı ki, düşünün bir amir,elinin altındaki memurlarının hepsini hırsız olarak görüyor ya, memura da sorsanız diyor ki “O da ikişer ikişer yiyor köfteleri”

Yani kazan dibin kara, seninki benden kara. İftar takip etmekten teravihe vakit bulamayanlar sahura kadar künefecilerde ihya ettikleri Ramazan gecelerinin sabah namazını da kılamıyorlar. Neden mi? Mide dolu, ruh açlık krizinde, ne yapsın beden.

Bu Ramazan günlerinde Tekvir, İnfitar, İnşikak, Zilzal surelerinin meallerine bir göz atın ey Mü’minler.

Vallahi ve billahi öleceksiniz. Ve hesap vereceksiniz, ve orada herkes kazancının rehinidir. (Müddessir, 38). Yani cenneti hak ettiyseniz cennete, cehenneme müstehak iseniz cehenneme dahil olacaksınız. Tercih sizin.

Allah, şu Ramazan hürmetine nefsimizin, şerlilerin, tetikçilerin, dünyaya tapınanların, hasetçi idarecilerin, devlet malını babasının malı zanneden ümeranın, karnı dolu kafası boş insan müsveddelerinin, bir de azılı düşmanlarımızın şerrinden Ümmet-i Muhammed’i korusun.

Kalın sağlıcakla.