"O zamanlar Jandarmagücü'nün komutanıydım. Bir gün Gölbaşına gidiyordum. Rahmetli Yaşar Doğu ile karşılaştık. Bana nereye gittiğimi sordu."Gölbaşı'na cevabını alınca."ben de oraya gidiyorum, istersen birlikte gidelim hocam " dedi. Baktım elinde bir çuvala doldurulmuş odunlar vardı. Birlikte yola çıktık. Yolda Yaşar Hoca'ya sordum: "Hayırdır hocam odunlarla ne yapacaksın? Milli Takım hocası Yaşar Doğu'nun cevabı,"Biraz sonra ciğer parelerim gelip antrenman yapacaklar. Sonra duş almaları lâzım. Bu odunları, sobayı yakıp, onlara su ısıtmak için yanımda götürüyorum" oldu. Gölbaşındaki antrenman yerine geldik Yaşar hoca hemen pencereleri açtı, salonu havalandırmaya başladı. Sonra yanında getirdiği paketten iğne iplik çıkardı ve minderlerin kenarlarındaki yırtıkları dikmeye başladı. O zamanlar şimdiki gibi kaliteli minderler yoktu. Dediği laf şu oldu: Antrenman sırasında minderin yırtık bölümündeki toz ve pislikler güreşçilerin ağızlarına geliyor ve hastalanmalarına yol açıyor. Birilerinin bu yırtıkları dikmesi lazım. Bizim güreş ailemizde anne olmadığına göre, baba olarak benim dikmem icap eder ki, evlatlarım hastalanmasınlar" Yaşar Doğu böyle bir insan, böylesine sporcularına sahip çıkan bir antrenör idi. Bu anı eski spordan sorumlu Devlet Bakanı Yücel Seçkiner'in 8 Ocak 1998 tarihinde Yaşar Doğu'yu anma töreninde yapmış olduğu konuşmasının yayınlandığı Türk Güreş Vakfı dergisinden alınmıştır."Evet, Türk spor tarihi boyunca kazanılan tüm dünya şampiyonlukları kendi yerli insanımızın alın teri ve üstün mücadele gücü ile olmuştur. Örnek: Serbest güreşte 5 kez dünya şampiyonluğu, grekoda iki kez, Serbest ve grekoromende tam 6 kez Avrupa şampiyonluklarında yine yerli insanımız var. Futbolda Dünya üçüncülüğü Şenol Güneş ile Galatasaray kulübümüzün UEFA şampiyonluğu Fatih Terim hoca ile Halter, judo, boks ve diğer amatör branşlardaki başarılarda yine kendi insanımızın imzasını görüyoruz. Milyonlarca dolar vererek dışarıdan getirilen teknik adamların sporumuzun hiç birisinde yaptığı bir şey yok. Dünya da birçok ülke genç adamlarını eğitim maksadı ile o ülkeden bu ülkeye her seminere göndererek her türlü tekniği öğrenme ve iyi bir teknik adam olarak yetişmesini sağlamaktadırlar. Şimdi Türk sporunda yetişmiş fevkalade her branş için teknik adamımız vardır. Yapılması gereken tek şey kendi insanımıza güvenmek ve ona destek olarak her zaman desteklemek. Tarihin birçok döneminde ne zaman başarısız bir sonuç alınsa hemen dışarıdan sporcu devşirme, teknik adam getirme sevdasına kapıldık. Ama ne yazık ki bu güne kadar yapmış olduğumuz bu yanlışlıklar yüzünden Türk sporunda bir istikrar ve bir oturmuş sistem oluşturamadık. Yazımızın ilk satırlarında ismini zikrettiğimiz dünya starı rahmetli Yaşar Doğu gibi bir star insanın sporcuları için yapmış olduğu hizmeti ve göstermiş olduğu engin tevazuyu dünyada bir başka insanda pek fazla görmek bence çok zor. Düşününüz ki o kadar kariyeriniz olacak ve siz minder temizleyecek, soba yakacaksınız. Son söz olarak: Türk sporunun her bölümünde mutlaka kendi insanımız görev almalıdır. Yabancı tek tük getirilse de sadece gerekli bilgiler alındıktan sonra gönderilmelidir. Bizi biz yapan kendi manevi değerlerimizdir. Sporcularımızı başarıya götürecek insanlar ise sporcumuzun her türlü yönünü bilen onları tanıyan teknik adamlarımızdır. İnşallah her branşta kendi insanımız ile büyük başarılara imza atma temennisi ile.