Geçen hafta “Tenkit ve Teklif: Bilimsel eleştiri” başlıklı yazımda ilmi tenkitin önemini irdelemiştim. Son söz olarak “tekemmül tenkitin evladıdır” demiştim. Kanaatim odur ki gelişmiş olgun birey ve toplum olmak istiyorsak tenkitin kıymetini bilmeliyiz. Bu yazı onun devamı niteliğinde olup konuyu teklif (çözüm/inşa) çerçevesinde irdeleyeceğim.

Sırf eleştiri aşamasında kalan düşünceler çok da faydalı değildir. Teklif bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş anlamına gelmektedir. Sadece teoride bir çözüm (ki buda önemlidir) değil gerçek dünyada (uygulamada) bir çözüm (inşa) daha önemlidir.

Teklif güç iştir! Elbette teklif diye laf cambazlığı (demagoji) yapılmıyorsa zordur.

İnşa daha zordur

Merhum Mehmet Akif  bir şiirinde şöyle demektedir:

Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen, iki kazma-kürek, iki de ırgat gerek.

Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen, bir Sinan bir de Süleyman gerek"

Yıkmak için basit araçlar ve niteliksiz iş gücü yeterlidir. İnşaya (çözüme) gelince Akif iki hususa dikkat çekmiştir: Birincisi Süleyman (güç, para, iktidar vd.) ikincisi ise Sinan (Nitelikli insan gücü). Bu unsurların öncelik sırası değişebilir. İki faktörün birlikte bulunması gerek ve yeter şarttır. Belki de terakki için maddi ve manevi kanatlar metaforu bu yüzden söylenir.

Gel yapalım desen

İnşa etmek için öncelikle imkân ve kapasitenin olması gerekir. Arkasında maddi destek olmadan sorunları çözmek imkânsızdır.  İnşa (Çözüm) için bilgi sahibi olmak ve emek vermek gerekir. Eleştiri ile kolayca kıyabilirsiniz ama yapmak isteseniz büyük sanatçılarınızın, mimarlarınızın velhasıl nitelikli beşeri sermayenizin olması gerekir. Bunların da yoğun bir mesai harcaması elzemdir. 40 yılda büyüttüğünüz ağacı bir saatte ortadan kaldırırsınız. O yüzden inşa için sabır, azim, ilgi vd. gerekir.

Çözüm için sorunun ne olduğu da bilinmelidir?

Sorun nedir?

Sorun (mesele, problem): çözülemeyen her türlü güçlük, sıkıntı veren durum anlamındadır. Bu sorunların çözümü için bilgi ve güç sahibi insanların dert edinmesi gerekir. Duyarlı insanlar için bir sorunu kendine dert edindi deriz. Sorunların farkında olmak veya soruna çözüm getirmek büyük bir erdemliliktir. Bunun yanında hiçbir sorunu olmadığını düşünende az değildir. Böyle insanlar aslında sorunun kendisi olduğunun farkında değildir. Şairin deyimi ile “ya dertsizsiniz ya da dert sizsiniz”. Öncelikle sorunları kendine dert edinen Sinan’lara, Süleyman’lara ihtiyaç vardır.

Sorunun gerçek sorun olup olmaması da önemlidir. Bir Bilgenin anlatımı ile “önce hendek kazım sonra üzerine köprü yapmak” çözüm değildir. O yüzden derim ki eleştiri/çözüm diye laf cambazlığı (demagoji) yapılmıyorsa zordur.

Maliyet ve usul

Bir sorunun çözümünde katlanılması gereken maliyetlerin toplamına çözüm maliyeti denilmektedir. İnşa edeceksiniz bunun bir maliyeti vardır. Hiçbir maliyete katlanmadan demokrasi olmaz. Hiçbir maliyete katlanmadan kalkınma olmaz. Bunu daha da çoğaltabiliriz.

Sorunların çözümünde yöntem de önemlidir. Bir sorunu çözümü getirirken izlenilen yaklaşımların bütününü sorun çözümü metodolojisi olarak isimlendiriliyor. Usul esastan önce gelir temel bir kuraldır. Bilimsel yöntemleri kullanmazsanız sorunları çözemez Süleymaniyeleri yapamazsınız.

Son söz: Terakki için tenkit ve teklif ikiz kardeştir.