Halkımız ekonomi konuşmayı çok sever ama belirli birkaç alana sıkıştırarak. Ben bunu öncelikle “cep ekonomisi” daha sonra da “ne olacak bu Türkiye’nin hali ekonomisi” olarak iki gruba ayırıyorum. Konuşmaların içeriği birkaç kısıt üzerine yoğunlaşıyor: döviz, faiz ve paranın adresi.

Öte yandan bir ekonomist, ekonomik sarsıntıya daha çok yapısal ve uzun dönemli bakar ve ne olacaktan çok ne oldu da böyle oldu ve ne yapmamız gerekir sorularını yanıtlama ile yaklaşır. Bu kapsamda “kim ne demiş”ten çok ekonomiye yön verenlerin ne dediğine biraz kulak verelim.

Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik/finansal oynaklık konusunda benim de değer verdiğim iki ekonomistin Türkiye ekonomisi üzerine yaptığı yorumlara yer vereceğim.

**

Bunların başında Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman geliyor. Krugman’ın özellikle Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum ile ilgili yorumları şunlar:

  • Liranın hızlı değer kaybı ve yükselen ekonomilerdeki gelişmeler 1997 benzeri büyük bir ekonomik kriz dönemine benziyor

  • 1997’deki benzeri paritelemeye devam edeceğiz. Gelişen piyasalarda döviz/mali krizin esintisini taşıyan bir şeyler oluyor, lira çarpıcı bir düşüş içinde

  • Henüz rakamlar 1997’deki gibi büyük görünmüyor ama Türkiye’nin cari açığı oldukça yüksek ama AB’deki sıfır ve ABD’de ki düşük faizdeki bir kıpırdanmayı karşılayamaya hazır değil

  • Küresel finans krizinin başlangıcı diyemem ama hafif ve ürkütücü bir şey yaklaşıyor (medyascopetv.com).


 

Dani Rodrik (Harvard Üniversitesi):

  • Her şey Türkiye’nin sağlıksız büyüme modelinden kaynaklanıyor

  • Dış sermaye, özellikle kısa vadeli olanı, cari açıklara ve suni kaynaklarla pompalanan iç talep artışından beslenen bir büyüme model; piyasalarda güven tükenince ani fren gerektiren bir model

  • (Geldiğinde) krizden çıkmak için kolay bir seçenek yok

  • Yüksek faiz, belki bir ölçüde sermaye çıkışlarına engel olabilir

  • Kamu ve özel şirketlerin bilançolarına çeki düzen vermeleri ve iç tasarrufları artırıcı önlemler gerekiyor (medyascopetv.com).


 

Sözün özü herkes aşağı yukarı aynı konulara vurgu yapıyor ama bir farkla: vurgunun derecesi çok değişik.

Belki de bunu dikkate almak gerekecek!