GÜMÜŞER, EKONOMİDEKİ SON DURUMU DEĞERLENDİRDİ!

Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri olan Kipaş Holding’de Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten, özellikle para ve maliye politikası alanında oldukça önemli bir bilgi birikimine sahip olan, bunun yanında ise gazetemizde her hafta yazdığı köşe yazılarıyla hem kent hem de ülke ekonomisinin ‘A-B-C’sini anlatan ve yorumlayan Ekonomist Hikmet Gümüşer, kurdaki düşüş ile piyasalardaki olumlu havayı değerlendirdi. Merkez Bankası’nın faiz artırımının yatırımcıya güven verdiğini ifade eden Gümüşer, dövizdeki düşüşün ilerleyen günlerde de devam edeceğini söyledi.

CARİ AÇIKTA İHTİYACIMIZ OLAN DÖVİZİN YÜZDE 80’NİNİ SICAK PARAYLA KARŞILIYORUZ”
Cari açıkta ihtiyaç olan dövizin yüzde 80’nini sıcak parayla, yüzde 20’lik kısmını ise doğrudan uzun soluklu yatırımlarla karşıladıklarını belirten Gümüşer, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Aslına bakarsanız doların bu denli yükselmesinin sebebi yalnızca Rahip Brunson’ın içeride olması ve bununla ilgili en önemli müttefiklerimizden biri olan Amerika’nın tehdit savurmaları değildi. 24 Haziran seçimlerinden sonra özellikle ekonomiyle ilgili kabinenin yeni şekli piyasalar tarafından biraz negatif fiyatlandı. Ardından Brunson gelişmesi patlak verince kurda çok ciddi dalgalanmalar gördük. Dolayısıyla bizler için cari açık finansmanın da en önemli unsur olan sıcak para gelmez oldu. Biz cari açıkta ihtiyacımız olan dövizin yüzde 80’nini sıcak parayla karşılıyoruz, yüzde 20’lik kısmını ise doğrudan uzun soluklu yatırımlarla karşılıyoruz. Dolayısıyla burada bizim sıcak paraya olan ihtiyacımız tamamıyla yabancı yatırımcıların Türkiye’ye duyduğu güvenle ilgili. Türkiye’deki bankacılık sistemine güvenle alakalı. Paralarını koydukları gibi alabilecekler mi? Bunlara güvenle alakalı bir husus. Bu güvenler ortadan kalkınca ve CSD diye belirlediğimiz risk biriminin tarihin en yüksek seviyelerine ulaşması yabancı yatırımcı açısından Türkiye’ye sıcak para getirme riski oluşturdu. Bu yüzden de biz kurda 7,23 seviyelerini gördük.”

GERİ ÇEKİLMENİN BİRAZ DAHA DEVAM ETMESİNİ BEKLİYORUZ”
Dövizdeki geri çekilmenin biraz daha devam etmesini beklediklerini dile getiren Gümüşer, “Şimdi son zamanlarda ne oldu? Gördüğünüz gibi yeşil bir dönem var. Yani yeşil ışık yandı. Yavaş yavaş artık piyasanın normale dönmeye başladığı bir dönemdeyiz. Burada tabii en önemli noktalardan bir tanesi yeni ekonomi yönetiminin doğru ilaçlar sunmasıyla alakalıydı. Öncelikle yangının olduğunu, bir kur krizinin olduğunu, yüksek enflasyon problemimiz olduğunu kabul etmemiz ve bununla ilgili yeni ekonomik programı geliştirmemiz, gerçekçi bir orta vadeli plan yapmamız gerekti. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın 6,25 gibi ciddi bir faiz artırımı yapması yatırımcıya güven verdi. Yatırımcı, “Bu ülkede gerçekten Merkez Bankası bağımsız. Merkez Bankası çok ta hükümetin dediğini yapmıyor. Dolayısıyla kendi ülkesinin parasının değerini korumak için elinden geleni yapıyor” dedi. Aynı zamanda para politikasının bu sıkı duruşu ve maliye politikasındaki önlemler piyasayı oldukça rahatlattı. Ayrıca Amerika ve Türkiye Nato müttefiki. Böylesine iki tane müttefikin arasından su sızması, birbirlerine karşı tehditkâr mesajlar savurması özellikle yatırımcıyı çok ciddi derece de tedirgin etti. Fakat Rahip Brunson’un serbest bırakılması, ardından Münbiç’te Amerika’nın Türkiye’ye anlayış göstermesi, aynı zamanda Cemal Kaşıkçı olayında Amerikalı yetkililerle, Türk yetkililerin birlikte bir operasyon düzenlemesi ve böyle bir sıcak havanın oluşması ekonomi ortamı tarafından olumlu karşılandı. Biz bu geri çekilmenin biraz daha devam etmesini bekliyoruz. Bunun da sebebi sadece vatandaşın dövizini satışa çıkartılmasından dolayı değil, aynı zamanda Türkiye’ye sıcak paranın gelmeye başlamasının da olabileceğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

SICAK PARA GÜVENLİ ORTAMI SEVER”
Sıcak paranın güvenli ortamı sevdiğini söyleyen Gümüşer, Türkiye’nin şu anda yatırımcısına güven duygusu aşılayacak her şeyi yaptığını belirtti. Gümüşer, “Maliye politikasındaki sıkı duruşu, para politikasındaki sıkı duruşu, müttefikleri ile olan ilişkilerini hepsini normal düzeyde tutmaya çalışıyor. Aynı zamanda sorunlarıyla birebir ilgilenen bir ekonomi politikası izliyor. Bunların hepsi bizler için olumlu gelişmeler. Biz dövizdeki düşüşün ilerleyen günlerde daha da devam edeceğini bekliyoruz” diye konuştu.

ENFLASYONUN BELİRLİ BİR DÜZEYE ULAŞABİLMESİ İÇİN…”
“Enflasyon sadece vatandaşın gönüllü hareketiyle kendine gelebilecek bir ekonomik problem değildir. Enflasyonun belirli bir düzeye ulaşabilmesi için hem maliye politikasının hem de para politikasının ortaklaşa çalışma yapması ve konuyla ilgili kriz dönemlerinde yapısal çözümler sunması gerekir” diyen Gümüşer, şöyle konuştu: “Yani vatandaşa yüzde 10 indirim yapın, bizi destekleyin demek doğru bir şey değil çünkü zaten özellikle kriz fırsatçıları maliyetlerinin yüzde 10 üzerinde satış fiyatı sunmuyorlardı. Maliyetlerinin yüzde 50-60 üzerinde fiyatlarını çıkartıp arkasına da kurlar arttı diye bahaneye bürünüp ondan sonra zaten yüksek fiyatlarla şu anda satış yapıyorlar. Bir de bunun üzerine ben yüzde 10 indirim yapıyorum diyorlar. Bu bize kalıcı bir çözüm sunmaz. Biz kalıcı çözümü her zaman para ve maliye politikasının birlikte aynı yönü izlemesiyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz.

ŞU ANDA ÇOK CİDDİ BİR FİNANSMAN RİSKİ”
Şu anda çok ciddi bir finansman riski olduğundan bahseden Gümüşer, “Enflasyon 2 türlüdür; birincisi talep enflasyonudur, ikincisi maliyet enflasyondur. Talep enflasyonunun tarifi çok basittir. Eğer bir ülkede 100 ekmek üretiliyor, ancak gelen talep 100’ün üzerinde oluyorsa bu durumda 100 ekmeğin fiyatı otomatikman yükselir. Biz buna talep enflasyonu diyoruz. Yani üretilen ve tüketilenin birbirlerini tutması, tüketim talebinin üretimden çok daha fazla olması durumudur. Bu durumda fiyatlar yükselir ve enflasyon oluşur. Fakat bizim şu anda başımıza gelen olay bu değil. Bizim şu an başımıza gelen olay maliyet enflasyonu. Çünkü Türkiye’de üretilen ürünlerin yüzde 70’i ithal hammaddeye dayalı. İthal hammaddeye dayandığı içinde ithalat direkt olarak dövizle birebir ilişkili olduğu için dövizin fiyatı artınca ithal maliyetler artıyor, firmaların hammadde maliyetleri artıyor. Aynı zamanda şu anda çok ciddi bir finansman riski var. Dolayısıyla firmaların üretmiş olduğu malın maliyeti geçen yıla göre 2 kat artmış durumda” ifadelerini kullandı.

KAMUDAKİ TASARRUF ÖNLEMLERİNİN NELER OLACAĞINI BEKLİYORUZ”
Kamudaki tasarruf önlemlerinin neler olacağını merakla beklediklerini anlatan Gümüşer, sözlerinin devamında şunları dedi: “Bu durumda maliyeti düşürmek lazım. Maliyeti düşürebilirsek yapısal bir çözüm sunmuş oluruz. Maliyetler nasıl düşecek? Maliyet ancak kurların aşağıya çekilmesiyle düşecek. Kurlar nasıl aşağıya düşecek? İşte burada da yine kur politikasını tamamıyla para politikasıyla, maliye politikasının beraber yol almasıyla olabileceğini düşünüyoruz. Maliye politikasında özellikle bütçe açığı verdiğimiz şu günlerde kamu maliyesi bütçenin özellikle kendine yer açması ve kamudaki bütçe açığının düşürülmesi ve dolayısıyla da dış finansmana ihtiyaç duyulmaması bizler için maliye politikasının yapacağı en olumlu şeydir ve bunu yapmaya başladılar. Biz şu anda sanayiciler olarak neyi bekliyoruz? Kamudaki tasarruf önlemlerinin neler olacağını bekliyoruz.

PARA POLİTİKASININ ÇOK SIKI OLMASI GEREKİYOR”
Para politikasının çok sıkı olması gerektiğine vurgu yapan Gümüşer, son olarak sözlerine şunları ekledi: “İkincisi para politikası. Para politikasının çok sıkı olması gerekiyor. Neden? Çünkü yüksek faiz yabancı yatırımcıyı cezbediyor. Maalesef sıcak para için çok büyük bir bedel ödüyoruz ama şu an bizim sıcak paraya ihtiyacımız var. Dolayısıyla para politikasının enflasyonla mücadele noktasında faizleri yüksek tutması, hem yerli tasarruf sahibinin hem de yabancı tasarruf sahibinin Türkiye’de yatırım yapmayla ilgili politika izlemesi bizler için olumlu gelişmeler. Para politikasındaki bu sıkı duruşta aynı zamanda ülkemizdeki dövizin bollaşmasını, dövizi biraz daha aşağıya çekmesini ve üreticilerin ürettiği mamullerin fiyatlarının aşağıya çekmesini sağlayacak. Bu da enflasyonun gerilemesi için fiyatların genel seviyesini aşağıya çekmek için olumlu bir adım olacaktır.”

Haber: Emre AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz