2019 yılında beklenen zayıf iç talep ile karşı karşıyayız. İç piyasada tasarruf döneminin kendini iyice hissettirdiği ve kişilerin tüketiminin az olduğu günler geçirmekteyiz.

***

Üretim eylemi ile tüketim eyleminin arasında sebep sonuç ilişkisi vardır. Tüketim talebi zayıf olduğunda, üretici üretmekten çekinecek ve kapasitesini azaltacaktır. Bu durum beraberinde işsizlik, gsyh gerilemesi, refah azalması gibi birçok problemi de beraberinde getirecektir.

***

Bununla birlikte ister sermaye yoğun, ister emek yoğun, isterse de teknoloji yoğun üretim yapan hiçbir üretici de arzu etmez ki üretim hanesi işsiz kalsın, gün boyu sinek avlasın. İç tüketimin ve talebin zayıf olduğu bu dönem, üreticilerimizin ihracata yönelmesi gereken en elverişli dönemdir.

***

İhracat denilince ülkemizde faaliyet gösteren işletmeler bir adım geri atıyor ve ihracat gerçekleştirmeyi kendilerine çok uzak bir rüya olarak görüyor. Bunu bir önceki makalede belirttiğim ihracat yapan şirket sayısının azlığından da gözlemleyebilirsiniz (2018’de Türkiye’deki toplam 1.8 milyon şirketin sadece 18.500’ü, yani %1’i ihracat gerçekleştirmiş).

***

İhracata niyetlenen işletmelerin önüne yasal izinler, belgeler, gümrük, navlun, kdv iadesi gibi bir takım prosedürler çıkıyor ve soğutucu bir etki yapıyor şüphesiz. Ancak son yıllarda Ticaret Bakanlığı ve TİM’in büyük gayretleriyle oluşturulan ihracat atmosferi, ihracatçı için bu gibi engellerin daha rahat aşılmasını sağlıyor. Ülkemizde ihracat yapmayan %99’luk kısım için asıl engelin, pazarlama-satış stratejisi eksikliği olduğu kanaatindeyim.

***

Yıllarca belki de bizden daha düşük teknolojiyle üretim yapan ve ağırlıklı emek yoğun sektörlerde (konfeksiyon, atölye, fasonculuk, el işçiliği vs.) faaliyet gösteren işletmelere sahip olmasına rağmen, toplam kurulu şirketlerin %70’inin ihracat yapabildiği Çin ve Tayvan örneklerini incelemekte fayda var.

***

Bu ülkelerden Tayvan, 1970 yılında TAITRA adında, kar amacı gütmeyen ve tamamen Tayvan’daki ihracatçılara pazar bulma amacında bir ticari tanıtım örgütü kurmuş. Bu örgüt 2 alanda faaliyet gösteriyor: Birincisi konsolosluklardaki verimsiz ve etkisiz klasik zihniyetteki ticaret ateşeliği yapısını kullanmadan, uluslarası ticaret konusunda uzmanlaşmış yetkililer kanalıyla, görev aldıkları ülkelerdeki yerel firmalar ile Tayvan’daki firmaları bir araya getirmek, fiziki iş toplantıları ayarlamak. Bir diğeri ise taiwantrade.com adında dünyada çok popüler olan B2B (Business to Business) web sitesini yönetmek. Bu website, Tayvan’da faaliyet gösteren küçük-büyük demeden yüzbinlerce ihracatçı firmayı dünya üzerindeki toptan ya da perakende alıcılar ile bir araya getiriyor. Özetle, Tayvan’daki bir kobi, hem fikren hem de finansal olarak gerçekleştiremeyeceği ihracat bağlantılarını TAITRA sayesinde artık kurabiliyor.

***

Küçük üreticilerin emek yoğun üretim yapsa bile ihracat yapabilmesi için TAITRA örneği gibi B2B pazarlama-satış stratejilerine ihtiyacımız var. Bu konuda özellikle Ticaret Bakanlığı, TİM ve ihracatçı birliklerinin proje üretmelerini ümit ediyorum. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.

Bir sitem:

TAITRA örneğini ilk okuduğumda aklıma şehrimizde kapalı çarşıda faaliyet gösteren bakırcıların, küçük ölçekli dondurma üreticilerinin, doğal üzüm suyundan yapılmış ürünleri satan şirecilerin vs.ihracat yapabilmeleri için uygulanabilir bir yöntem olduğunu düşündüm ve ümitlendim. Fakat 31 Ocak-3 Şubat arasında TÜYAP’ta gerçekleşen EMITT Turizm Fuarı’nda ülkemizin tüm şehirlerinin hatta bazı ilçelerinin gayet güzel tanıtım standı varken Başkonuş Yaylası’nın standını saymazsak, Kahramanmaraş’a ait sadece bir acente standı gördüğümde bu ümitlerim yeniden karamsarlığa dönüştü. Şehrimize ait turistik değerler ve ihracata uygun yerel ürünler bir acente standında değil, şehirlerin tanıtıldığı salonda görseli güzel bir standda tanıtılmalıydı. Umarım böylesi uluslararası çaptaki tanıtım fırsatlarını bir daha pas geçmeyiz.