Ekonomi alanında bugüne kadar yazdığı yazıları, araştırmaları ve yön gösterici söylemleriyle dikkatleri üzerine çeken Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, Türkiye ekonomisine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Ekonominin son durumuna yönelik çarpıcı tespitler yapan Ulusoy, “Ekonomide son gelen veriler yaşanan türbülansın geleceği konusunda değişik sinyaller vermeye başladı. Bazı aylarda ekonomide en kötüyü atlattık fikrine kavuşma eğiliminde olurken, ani gelen başka veriler bu umutları bir kenara bırakmamıza neden olabilmektedir. Bununla beraber, bazı ekonomistler bu iyimserliğe verilerin ters yönde ilerlemesi neticesinde mesafeli durmaya devam etmektedir” şeklinde konuştu.

AMAÇLARA ULAŞMANIN YOLU KARARLI BİR DENGENİN SAĞLANMASINDAN GEÇER”
Hem ülke hem de dünya ekonomisine yönelik çarpıcı tespitler yapan Ulusoy, şu ifadelere yer verdi: “Ticaret savaşlarının kızıştığı küresel ortamda en temel oyuncu olma eğilimine sahip olma yolunda ilerleyen Türk ekonomisinde, amaçlara ulaşmanın yolu hiç şüphesiz tüm ekonomik verilerde kararlı bir dengenin sağlanmasından geçer. Öte yandan, 2018 yılı Temmuz ayından bu yana verilerin incelenmesi karşımıza değişik resimler çıkarmaktadır.

TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ YÜZDE 7,34 ORANINDA AZALDI”
Özellikle, dün gelen, 2019 yılı Eylül ayına ait tüketici güven endeksi geleceğe umutla bakmanın yollarında bu umutları azaltır nitelikte. Tüketici güven endeksi geçen yılın Eylül ayına göre %7.34 oranında azaldı ve güven limiti olan 100’ün çok altında 55.8 olarak gerçekleşti. Bununla beraber, sanayi üretimindeki ani düşüşlerin hız keserek, geçen yılın aynı dönemine göre %1.2 azalması ve Haziran’dan Temmuz’a %4.3 oranında artması ekonomide çarkların dönmeye başladığının bir işareti olarak görülebilir düşüncesi yerini, yatırımlarda tam olarak 2019’un ikinci çeyreğinde %22.8’lik daralma verileri ile gelecek konusunda olumsuz sinyallere bıraktı.

İTHALATIN AZALMASI ÜRETİM GÜCÜNÜ ETKİLEDİ”
Aynı dönemde, tam da ihracattaki %8.1 artış, özellikle teknolojik seviyesi yüksek ürünler grubunun pay artırımı ile net bir fotoğraf verirken, %90’ı sanayi ve aramalı olan ithalatın %17 azalması üretim gücümüzü oldukça olumsuz yönde etkiledi. Büyük resimde ihracatın ve kamunun harcaması ile ulusal gelirdeki ani düşüşlerin hızını yavaşlatmaya başlasak da, TÜİK’in açıkladığı gelir dağılımı verileri alt gelir ve üst gelir seviyesinde mesafelerin arttığını ortaya koydu. Özellikle, en zengin %20’lik grubun milli gelirin yarısına yaklaşan payı, diğer 80’lik grubun harcama eğilimi hakkındaki soru işaretlerinin sayısını artırdı. Ekonomistler, harcama ve tasarruf eğilimi yüksek olan orta ve alt gelir grubundaki hane halkının gelirinde meydana gelen bu azalmanın, ekonomide birçok dengeyi etkileyeceğini de ayrıca belirtmektedir.

KARMAŞA TÜKETİM, YATIRIM VE DIŞ TİCARETTEKİ DENGELENMEYİ ZORA SOKUYOR”
Ekonomide en önemli göstergelerden biri de Ekonomik Özgürlük seviyesinde oluşan sırlama ve değişimdir. Mülkiyet hakkından serbest iş yapabilme yeteneği, uluslararası ticaretten denetimin etkinliği, bürokratik engellerden parasal serbestiye kadar birçok ögeyi içinde barındıran bu endekse göre, dünya sıralamamız maalesef 58’den 68’e çıkarken, içeride üretim gücünün göstergesi olan kapasite kullanım oranlarının, hala genişleme zamanlarına ait seviyelerde kalması ise soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Kapasite kullanımın yüksek olduğu bir ekonomide bu sıralamalardaki değişimin uyumsuzluk yarattığı da tartışılması gereken konular arasında yer almaktadır. Özet olarak, verilerin yön ve hacimlerindeki ani değişim hem hane halkı tüketiminde dengeleri, hem de faiz ve enflasyon gibi istenmeyen seviyedeki toplumsal maliyetlerin geleceği hakkında karmaşık bir görünüm ortaya çıkarıyor. Bu karmaşa da doğal olarak tüketim, yatırım ve dış ticaretteki dengelenmeyi zora soktuğu gibi, bunların fiyatı olan faiz, fiyatlar genel seviyesi ve döviz kurlarının da oynaklıklara neden olabilmektedir.”

Editör: Mahmut Beyaz