İyi bir üniversite hayali kuran yüz binlerce öğrenci 15-16 Haziran’da Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ile hayallerine ilk adımı atacak. Son viraja girilen YKS için öğrenciler çalışmalarını ara vermeden sürdürürken, sınavın yaklaşmasıyla birlikte hem stres hem de kaygıları da artıyor. Uzun yıllar Rehberlik Öğretmenliği görevinde bulunan şuan ise Özel Özgür Simya Lisesi Müdürü olarak görev yapan Adem Göçken, üniversite hayali kuran öğrencilere kalan 4 günlük süreçte sınav kaygısını yenmeleri noktasında uyarılarda bulundu. Göçken, sınava girecek öğrenciler için, girecekleri sınavın kendileri için çok önemli olduğunu fakat bu sınavı yaşamlarındaki tek ve en önemli şey olarak görmemeleri konusunda uyardı.

İşte Adem Göçken’den öğrencilere altın değerinde tavsiyeler;

“YKS SINAVINA 4 GÜN KALDI, DİKKAT EDİLMELİ”

Türkiye’de son 20-30 yıldan beri birçok isimlerle üniversite sınavına alımlar yapıldı. En son ki güncel haliyle üniversite sınav sistemimizin adı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS). YKS, bu yıl ve geçen yıldan itibaren oturum şekli arka arkaya gelen günlere denk getirildi. Bu yıl 15 Haziran’da birinci oturum, 16 Haziran’da da ikinci oturumu gerçekleştirilecek. YKS sınavı toplamda iki oturumdan oluşmaktadır, öğrencilerimiz bir şekilde birinci oturumda temel yeterlilik sınavına girecekler ve buna bütün adayların girme zorunluluğu var. Üniversiteye girmek isteyen bütün adaylarımız bu sınava katılmak zorundalar. İkinci oturum ise alan yeterlilik sınavı. Bu sınavda da öğrenciler lisans programına katılmak istedikleri bölümlere başarısına göre yerleşecekler.

“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI BAŞARI GETİRİR”

Yeni sınav sistemlerini yıllardan bu yana biz duyuyoruz, her yeni sınav sisteminde biz eğitimciler olarak önce analiz ediyoruz ama özünde bakıyoruz ki çok ciddi bir değişiklik olmuyor, isimleri değişiyor. Soru sayısı azılıyor ya da çoğalıyor. Buna mukabil süresi de artıyor veya azalıyor. Aslında yüzde 95 herhangi bir değişiklik olmuyor. oturum günleri değişebiliyor ama özüne bakacak olursak Milli Eğitim Bakanlığı müfredatından çıkıyor. Milli Eğitim müfredatı dediğimiz şey de 9-10-11 ve 12’nci sınıf öğrencilerinin ders kitaplarında anlatılan programlar çerçevesinde YÖK tarafından sorular hazırlanıyor. Öğrenciler tabi ki yeni bir sınav sisteminin ismini duyduğunda kaygılanabiliyorlar ama gençler bunu ilk birkaç ay içerisinde bir şekilde kaygılarını azaltıyor. İlk üç ayda bir kaygı yüksekliği yaşanıyor, acaba nasıl olacak diye düşünüyorlar. Yeni sınav sistemine göre birkaç denemeye girdikten sonda aslında heyecanları azalıyor. Biz hep öğrencilere, sınav sistemleri değişir ama her zaman çalışan, gayret eden öğrenci kazanır. Çok çalışan öğrenci kazanmaz, düzenli çalışan öğrenci kazanır ve sürdürülebilir bir ders çalışma alışkanlığı olan öğrenciler kazanır. En önemli anahtar cümlesi bu olabilir, sürdürülebilir bir çalışma alışkanlığı başarı getirir.

“YAKIN VE UZAK OLARAK İKİ HEDEF BELİRLEYİN”

Belli düzeyde kaygının artması güzel bir şeydir ama aşırı kaygı tabi ki zararlıdır. Birey ne için aşırı kaygıya sahip olabilir? Çünkü hedeflemiş olduğu bölümler ya da puanlara ulaşamayacağını hissettiği zaman öğrencimizde aşırı kaygı olabilir. Veya sınavın yaklaşmasından dolayı kaygı artabilir. Bunların özünde çocuklarımıza özellikle bütün öğretmenlerimiz, ailelerimiz ve çevresindeki bütün akranlarının sınava dair olumsuz yorumlar ve düşünceler bu dönemde daha çok kaygıyı artırıyor. Şu dönemde kaygının artmasını çok da anormal düşünmememiz gerekli. Çünkü önemsenen şeylerde bir şekilde artar. İnsan önemsemediği şey için kaygı duymaz ama aşırı kaygı iyi de değildir. Öğrencimiz bir şekilde öncelikle hedefini doğru belirlemeli, neyi hedeflediğini iyi kesinleştirmeli, ulaşabileceği hedefler koymalı. Aslında kaygının altında yatan en önemli unsur budur. Öğrencimiz 6-7 ay öncesinde kendisine bir hedef belirliyor, bu hedefe ulaşamayacağını anladığı zaman kaygısı yükselebiliyor. Bunun için hedeflerimizi yakın ve uzak hedef olarak belirlemeli, iki tane hedefin olması daha da güzel olacaktır. Öğrenci uzak hedefine ulaşamadığı takdirde yakın hedefindeki mesleklere de bir şekilde ulaşabilmeyi öngörerek de mutlu olmanın yollarını aramalı.

“900 BİN CİVARINDA PROGRAMA ÖĞRENCİ YERLEŞECEK”

Her şey sınav değil, hayat sadece üniversite sınavından ibaret değil. Hayatta mutlu olmanın yolları çok çok fazla, gençlerimizin hepsine başarılar diliyorum bu anlamda ama gençlerimiz bir şekilde kaygı durumundaysa nefes alma egzersizlerini yapsınlar. Öncesinde ya da sınav gününde bir kaygı yaşadıklarında doğru nefes alma egzersizleriyle öğrencilerin kaygılarının düşeceğine inanıyorum. Zaten sınava başladıktan 2-3 dakika sonra artık sınav onlar için sıradan bir deneme haline dönüşecektir. Gençlerin bunları da bilmesini istiyoruz, ne bu sınava ilk kendileri giriyor ne de son kez girecekler. Bu sınava gençlerimiz yıllardan beri giriyorlar, rahat olsunlar, bilsinler ki rakipleri 2,5 milyon kişi değil, onların rekabette oldukları kişi sayısı ortalama 200-300 bin kişi civarında. Bu yıl üniversite sınavıyla herhangi bir yükseköğretim programına 900 bin civarında alım yapılacak. 900 bin programa öğrencilerimiz bir şekilde yerleşecektir, ÖSYM’nin bize verdiği veriler bu doğrultuda.

“VELİLERİMİZE SON 4 GÜNDE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR”

Velilerimiz gerçekten de bu sınav maratonunda çok önemli bir yere sahipler. Başarı ve başarısızlığa katkı noktasında en önemli unsurlardan birisi velilerdir. Öğrenciye bir ayağı okul, diğer ayağı da aile olarak bakıyoruz. Aile bu dönemde çocuğuna yüksek hedefler ya da sınava dair katı kurallar koymaktan kaçınmalı, ‘bu sınavda başarılı oldun oldun, olmazsan şu olur’ tarzında keskin cümlelerden kaçınmalarını istiyoruz. Bu dönemde velilere önerimiz motive edici cümleler kurmaları, ‘bir şekilde başarı ya da başarısızlıkta ailen, annen ya da baban yanında, biz seni akademik başarına göre sevmiyoruz, biz seni oğlumuz ve kızımız olduğun için seviyoruz. Sınavın güzelde geçse kötü de geçse sen bizim için değerlisin, değerli olduğun için de sınav sonucunun ne olduğu bizim için önemli değil. Sen yeter ki sağlıklı bir birey olarak sınavına gir, emeklerinin karşılığını bir şekilde alacağına inanıyoruz zaten güzelce çalıştın’ gibi cümlelerle çocuklarımızı yönlendirmeliyiz, destek olmalıyız. Anne ve babalar daha önceki aylarda keskin cümleler kurmuşlardır ama son bir ayda artık bunları kullanıyorlarsa dahi iletişim dilini biraz daha yumuşatmaları, bir kademe daha inceltmeleri gerekli.

“BESLENME VE UYKU DÜZENİNİ DEĞİŞTİRMEYİN”

Öğrencilerimize sınava bir hafta kala beslenme ve uyku düzenlerini değiştirmemelerini öneriyoruz. Yaşam şekillerine yeni bir gün ve yeni bir haftaymış gibi bakmamalarını istiyoruz çünkü bireyin bir şekilde fizyolojisinin son zamanlarda değişikliğe uğraması, uyku düzeninin ya da beslenme düzeninin bozulması çocuğun yaşam kalitesini değiştirebiliyor bu da sınava yansıyabiliyor. Öğrencimiz son bir haftada nasıl besleniyorsa, ne gibi yiyecekler tüketiyorsa, kaç saat uyuyorsa yine aynı uykusuna devam etmeli ama mümkün olduğunca çok geç uyanmamalarını istiyoruz. Özellikle sınava iki gün kala sınav salonuna ulaşmak için en geç 9’da evi terk etmeleri gerekli, bunun için de hazırlık aşaması olarak öğrencimizin 8’de uyanması gerekli olduğu ortalaması çıkıyor. Buradan da hareketle öğrencimizin sınava 3-4 gün kala 8’de uyanmaya ve vücudunun bir şekilde uyku ritmini 8’e entegre olarak alıştırmasının uygun olduğunu düşünüyorum.

“YANLIŞ SINAV GİRİŞ BELGESİ ÇIKARMAYIN”

Sınava bir gün kala da öğrencilerimizin sınav salonlarını muhakkak gidip ziyaret etmelerini, girecekleri salonu uygun koşullarda görmelerini, sınav günü uyulması gereken kurallara sınav giriş belgelerinden gözden geçirmelerini, sınav günü muhakkak nüfus cüzdanı veya nüfus cüzdan kimlik kartını ve sınav giriş belgesini yanlarında bulundurmalarını önemsiyoruz. Bir önemli nokta da öğrencilerimiz birinci gün temel yeterlilik sınavına, ikinci gün alan yeterlilik sınavına girecekler ama öğrencilerimiz gün içerisinde sınav giriş belgelerinin ikisini birlikte çıkartacaklar. Birinci oturumun olduğu gün ikinci oturumun olduğu sınav giriş belgesini yanlışlıkla götürmemeye dikkat etsinler yoksa sınava alınmayabilirler. Onun için de iki tane sınav çıktığını aldıklarında sınava giderken hangi sınav giriş belgesini götürdüklerine ayrıca dikkat etmelerini öneriyorum. Sınavdan bir saat önce de bina önünde hazır olmaları onları bir şekilde rahatlatacaktır. Aileler yanında olsun ya da olmasın noktasında kararı öğrenciye bırakmalı, onun isteğine saygı duyulmalı. Öğrenci ailelerin gelmesini istemiyorsa fazla ısrarcı olunmasın. İnşallah 2019 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavı bütün öğrencilerimize başarılar getirir, sağlıklı ve güzel sonuçlar alırız. Bu gençler bizim gençlerimiz, bu gençler bizim 20-30 yıl sonra ülkemizi ve Kahramanmaraş’ımızı yöneten gençlerimiz olacak. Onlara güveniyoruz, onları seviyoruz, her zaman eğitimciler ve aileler olarak yanlarındayız.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz