Eğitimciliği, mütevazi kişiliği, yazar kimliğiyle takdir toplayan ve bugüne kadar yaptığı birbirinden farklı çalışmalarla dikkat çeken Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Güvenç, yine önemli bir araştırmaya imza atarak, eğitimdeki yapısal sorunları ve gençlerin durumu ile ilgili bilgi verdi.

“LİSE VE ÜNİVERSİTELER MESLEK EĞİTİMİ AĞIRLIKLIDIR”
Güvenç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Lise ve üniversiteler meslek eğitimi ağırlıklıdır. Buraları bitirenler toplum/devlet hayatında belli görevleri üstlenirler. Bu şekilde bireyler eğitim yolu ile iş sahibi olma yanında toplum içerisinde “statü” sahibi olurlar. Böylelikle gençlerin birçoğu ailelerinin bulunduğu tabaka/sınıftan daha üst “sınıfa” yükselme fırsatını yakalar. Aslında gençlerin ve ailelerinin beklentileri/çabaları bunun gerçekleşmesi içindir. Ancak bu durum her zaman (yüksek bir oranla)  gerçekleşmez. Gerçekler bir akademisyen olarak sınav zamanlarında tanıdıklar arayarak sınav ve tercihler ile ilgili sorular sorarlar. Şimdi tam bu aylardayız. Bu tür ilişkide olabildiğince gerçekçi bir danışmanlık yapmaya çalışırım. Geçmiş zamanda bir dostum aradı aramızda şu diyalog geçti: “Benim çocuk mahalli idareler bölümünü kazandı ne düşünürsün” dedi. -Nerede, hangi üniversitede diye sordum. O’da Orta Anadolu’da bir üniversite/şehrin ve ilçesindeki MYO ismini söyledi. -Tereddüt ettiğimi anlayınca “bitirince kaymakam bile oluyormuş mezunları” dedi. O’na söyleyemedim ama aklımda şu düşünce geçti: Kaymakam değil de kaymakamın yanında memur olsa büyük bir iş olur. Aradan yıllar geçti, genç mezun oldu, işsiz güçsüz ortada gezip durdu. En son bir markette kasa taşırken gördüm. Bu tablo hikâye kitabından aktarılmamakta, uzun bir eğitim sonunda birçok öğrenim görülen alan için olgudur.

SEÇME VE YÖNLENDİRME
Bu ülkede lise mezunu iseniz 12, MYO mezunu iseniz 14, fakülte mezunu iseniz 16-18 yıl eğitim-öğretim görmüşsünüzdür.  Bu şekilde milyonlar var. Birçok kez yazdım genç nüfusu yüksek olan bir ülkeyiz. 2018-2019 eğitim-öğretim yılı verilerine göre; Türkiye’de üniversitelerde 7.6 milyon kadar öğrenci (önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora) eğitim-öğretimi gördü ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel okullarda 17.7 milyon öğrenci eğitim aldı. Bu verilere göre Ülkemizde sayıları 25-26 milyonu bulan bir öğrenci kitlesi var. Bu öğrencilerin eğitimin farklı kademelerini bitirdiğinde beklenilen nedir? Yukardaki gibi bir tablo veya sınıf atlamak mı? Bir ülkede yukarı doğru hareketlilik/sınıf anlama yoksa önemli yapısal sorunlar var demektir. Uzmanlar Aşağı doğru hareketliliğin yüksek olmasının sebeplerini şu şekilde açıklamaktadır:

YAPISAL SORUNLAR
-Toplumda ekonomik gelişmenin eksikliği;

-Yeni fırsatlar yaratıl(a)maması;

-Fırsatların açık ve herkes tarafından ulaşılabilir olmaması;

-Üniversite mezunları arasında işsizliğin yaygın olması gibi demografik yapı ile toplumsal konumlar arasındaki uyumsuzluk;

-Liyakat sisteminin (meristokrasi) işlememesi (Kaynak: Kalaycıoğlu S., Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik; S. 151). ABD’de en alt kademeden birinin diploma sahibi olarak en üst sınıfa yükselme ihtimali % 10 olarak hesaplanmış. Bizdeki oranı bilmiyorum. Fakat gençlerin yeteneklerini belirleyip yönlendirme yapılmaz ise sınavlar ve edinilen diplomalar işlevsiz kalmaya hatta olumsuz etki yapmaya mahkûmdur.

“ÖĞRENCİLERİ HAYATTA NE BEKLİYOR?”
Genç nüfusu yüksek olan bir ülkeyiz. Bu durumu eğitim tüm kademelerinde yer alan öğrenci sayısına baktığımızda kolayca fark edebiliriz. 2018-2019 eğitim-öğretim yılı verilerine göre; Türkiye’de üniversitelerde 7.6 milyon kadar öğrenci (önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora) eğitim-öğretimi görmüş ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ve özel okullarda 17.7 milyon öğrenci eğitim almıştır. Bu verilere göre Ülkemizde sayıları 25-26 milyonu bulan bir öğrenci kitlesi vardır. İlk ve orta (ikinci kademe) okulda okuyan yaklaşık 10-11 milyon öğrenciyi Birleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası çalışma örgütü (ILO) gibi kuruluşların 15-24 yaş grubunu genç nüfus olarak tanımladığı düşüncesi ile çıkarsak bile yüksek bir genç nüfusa sahibiz.  Bu genç nüfus birçok ülkenin toplam nüfusundan daha yüksektir. Kaldı ki 2020-2021 eğitim-öğretim yılında bu sayıların artacağından hiç şüpheniz olmasın. Bu genç insanları (öğrencileri) hayatta ne beklemektedir veya onlar hayattan ne beklemektedir?

AMAÇ NEDİR?
Bu öğrencilerin eğitimin farklı kademelerini bitirdiğinde beklenilen nedir? Elbette alt kademelerde iyi bir insan/yurttaş olma öğretilmeye çalışılmaktadır. Lise ve üniversitelerde ise meslek eğitimi ağırlıklıdır. Buraları bitirenler toplum/devlet hayatında belli görevleri yerine getirirler. Bu şekilde bireyler eğitim yolu ile iş sahibi olma yanında toplum içerisinde statü sahibi olurlar. Böylelikle ailelerinin bulunduğu tabaka/sınıftan daha üste yükselme fırsatını yakalarlar. Gençlerin ve ailelerinin beklentileri/çabaları bunun gerçekleşmesi içindir. Ancak bu beklentiler her zaman karşılanmaz veya doğrusal artan bir grafiğe sahip değildir.

HAREKETİN YÖNÜ
 Toplumsal hareketlilikte bireyin konumunu (toplumsal tabaka) değiştirecek iki ihtimal vardır: yukarı veya aşağı doğru hareketlilik.  Ayrıca hareketliliğin iki formu vardır: Nesil ve nesiller arası. Ekonomik sosyal ve siyasi açıdan gelişmiş sayılan bir toplumda tüm bireylerin bir evvelki nesille göre yukarı hareketlilik yapmaları beklenir. Aşağı doğru hareketliliğin yüksek olması; o toplumda ekonomik gelişmenin eksik olduğu; yeni fırsatlar yaratılmadığı; fırsatların açık ve herkes tarafından ulaşılabilir olmadığı; üniversite mezunları arasında işsizliğin yaygın olması gibi demografik yapı ile toplumsal konumlar arasındaki uyumsuzluk; liyakat sisteminin (meristokrasi) işlemediğinin göstergesi kabul edilir (Kalaycıoğlu S., Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik; S. 151). Sosyolog John Macionis (2015) “ABD’de üniversite eğitimli genç insanların ücretlerinin azaldığını ve üniversite eğitimli çalışanların diğer ülkelerin nitelikli iş gücünün eşi benzeri görülmemiş rekabeti ile karşı karşıya” (Sosyoloji s. 285) olduğunu söylemektedir.

İŞLEV BOZUKLUĞU!
 Yine yazar, Robert K. Merton’a atfen  her sosyal yapının muhtemel birçok işlevi olduğunu ve bazılarının diğerlerinden daha belirgin olduğuna dikkat çekerek “açık ve gizli” işlevler ayrımını yapmıştır (Sosyolog John Macionis 2015 S. 14). ABD’de yükseköğretim sisteminin açık işlevi, genç insanların mezun olduktan sonra çalışacakları işlerde kullanmak üzere bilgi ve beceri ile donatmaktır. Yükseköğretimin gizli bir işlevi ise milyonlarca genç insanı iş piyasasından uzak tutarak işsizliğin belli seviyede tutulmasıdır. Merton sosyal işlev bozukluğuna da (SİB) dikkat çekmiştir. SİB toplumun işlemesini aksatan herhangi bir toplumsal davranış kalıbı anlamındadır. Uzun bir eğitimden sonra beklentiler karşılanmıyorsa şu tespit haklı olabilir: “Bazılarının eğitim alması kendileri ve bir başka kesim için iyi olabilir ama ekonomiyi, sosyal uyumu vs bozuyorsa!” ABD’de böyle ise ya bizde! Gençleri rekabete dayalı, yeniliklere açık ve istenilen niteliklerin yüksek olduğu bir dünya bekliyor.”

Haber: Mesut Benli

Editör: Mahmut Beyaz