Okulların açılmasına kısa bir süre kala öğrencilerin ve velilerin neler yapması gerektiği konusunda gazetemize açıklamalarda bulunan TOBB Fen Lisesi Psikolojik Danışmanı Ece Nur Debgici, özellikle ilk haftalarda öğrencilerin okula uyum sağlamaları anlamında yardımcı olduklarını belirtti. Velilerin öğrenciler üzerinde baskı kurmaması gerektiğini ifade eden Debgici, “Velilerimiz kendi dönemlerindeki, okul çağlarındaki başarısızlıklarla veya baskılarla kendi çocuklarına yaklaşmamalı. Çocuklarımız bizim yara bandımız değildir. “Ben yapamadım ama çocuğum yapsın” gibi bir yaklaşımla üstüne gittiğimizde ucu açık, sınırsız sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Bunun yerine sakin kalarak, uzmanından yardım alarak, yaşadıkları her şeyi danışarak, istişare ederek çocuklarına yaklaşırlarsa, başarı ile ilgili bir merdiveni atlamış olacağız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

ÖĞRENCİLERİMİZİN TELAŞLANMASINA GEREK YOK”
Debgici, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Her sınıf düzeyindeki öğrencilerimizden bizim beklediğimiz ve bizim de onlara aktaracağımız şeyler farklı farklı. Liseye başlayacak öğrencilerimizin uyum çalışmaları olacak ilk haftalarda. Samimiyetle şunu ifade edebilirim; okulda uyum haftalarında öğrencilerimize çok ciddi yardımlarda bulunuyoruz. Bir de son 12. Sınıflarımız aynı şekilde bir ciddiyet taşıyorlar. Onlar da bu yıl sınava girecekleri için ciddi bir heyecanla okula başlıyorlar. Sınav kaygısıyla ilgili çalışmalarımız başlıyor. Öğrencilerimiz rahatlıkla buraya gidip gelebiliyorlarsa bu heyecan dönemini çok kısa bir sürede atlatabiliyorlar. Öğrencilerimiz buraya başladıklarında her ne seviyede olurlarsa olsunlar, şunu bilmeleri gerek; düzenli bir çalışma ve gayretle kesinlikle istedikleri başarıyı elde edebilirler. Yıllardır bu işin içindeyim ki bunu biliyorum. Hiçbir şekilde telaşlanmalarına gerek yok. Liseye başlayacak olan öğrencilerimizin de başladıkları hafta okulumuzu, öğretmenlerimizi tanımaları ve bizimle iletişim kurmaları için kritik bir süreç.”

DOĞRU STRATEJİLERLE ÖĞRENCİMİZİ KAZANIYORUZ”

Yeni başlayan öğrencilerimizin karşılaşacakları ortam gerginlikleri farklı olacak. Belki okula ısınamama, arkadaşlarını seçememe veya istediği bir arkadaşıyla aynı sınıfta bulunmama, öğretmeniyle doğru iletişim tarzını yakalayamama gibi sorunlarla okula karşı soğuma olabiliyor. Bu konularda doğru stratejilerle öğrencimizi kazanıyoruz. Şimdiye kadar da herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Üst sınıflarda da öğrencilerimiz okulu artık tanıdıkları için sadece sınıf düzeyine ait kaygılarla geliyorlar. Onunla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.

ZEKÂ TEK BAŞINA YETMEZ”

Zekâ, elimizde bulunması gereken çok önemli bir donanım ama tek başına yetmez. Akıllıca hareket etmemiz gerekir. Doğru stratejilerle başarıyı önü bir amaç olarak edinmemiz, hedef belirlememiz ve buna mukabil çalışmalar yapmamız gerekir. Bu çalışmalar kesinlikle “öğrenciler sürekli ders çalışsın, başını dersten kaldırmasın” gibi değil. Öncelikle o bir insan. Sağlığı çok önemli. Yaşadığı süreçlerde bazı travmalar geçiren öğrencilerimiz de oluyor. Bunun sebebiyle çalışmaları aksayabiliyor ama sadece istemesi yeterli. İstedikten sonra gerisi gelir.”

OKUL KAYGISI NEDİR?

Okula gitme ile ilgili kaygıdan söz etmeden önce, kaygıyı çok kısaca tanımlayabiliriz. Kaygı dediğimiz şey, çocuğun başına gelen durumla baş edip edemeyeceğine dair hissettiği duygudur. Daha önce hiç okula gitmemiş bir çocuk için bu endişe, daha çok bakım veren kişi ya da kişilerden ayrılmaya yöneliktir. Kendisi okulda olduğu süre içerisinde evde neler olacağına ilişkin sahip olduğu merakla ilişkilidir. Örneğin tam o sıralarda annesi evde ne yapıyor, hatta kardeşi varsa onunla eğlenceli vakit mi geçiriliyor ve okul nedeniyle kendisi bu keyiften mahrum mu kalıyor… Bu tip durumların gelişip gelişmeyeceği, çocuğun okula başlaması öncesindeki dönemde bireyselleşme ve ayrışma ihtiyacının uygun şekilde desteklenip desteklenmediğiyle ilişkilidir. Çocuğun kendi yaşına uygun sorumlulukları yerine getirebiliyor olması, duygularını sağlıklı biçimde yaşama konusunda bilgi sahibi olması, haliyle okula başlama sürecine de katkıda bulunacaktır.

OKULA UYUM SÜRECİNDE ÖĞRETMENLER NE YAPABİLİRLER?

Öğretmenlerin sağlayabileceği en büyük destek, oryantasyon sürecine katkıda bulunmak. Pek çok öğretmen, çocukların uyum süreci konusunda deneyimli; bu yüzden de, çocuğun ebeveyninden aşamalı olarak ayrılması konusunda esneklik sağlayabiliyor. Çoğu öğretmen okulun ilk günlerinde sınıfın dışında bekleyen çocuğun anne/baba ya da bakım verenlerini, görmesine engel olmuyor. Bunun dışında, her çocuğun sürece uyum sağlama zamanının farklı olacağını bilerek, belirli sınırlar içerisinde bir miktar alışma süresi belirlemek önemli bir nokta. Çocuğun yaşadığı sorunun iki haftadan uzun sürmesi durumda, aile ile bu durumun paylaşılması ve gereken desteğe başvurulması yardımcı olacaktır.

OKULA UYUM SÜRECİNDE ANNE VE BABALAR NE YAPABİLİRLER?

Anne ve babalar açısından da, öncelikle kendilerinin de bir uyum süreci içerisinde olacaklarını bilmekte fayda var. Bazı bakım verenler, çocuklarıyla daha iç içe geçmiş bir ilişki kurabiliyorlar. Böyle bir sistem içerisinde büyüyen çocuğun, ev dışındaki durumlara, mekanlara, kişilere uyum sağlaması biraz daha zor olabiliyor. Benzer şekilde bu sistemde, söz konusu bakım verenin de çocuğundan o okulda olduğu süre içerisinde uzak kalması onun açısından da zor olabiliyor. Buradaki kaygıyı sağlıklı yönetmek, ihtiyaç halinde bir uzmandan destek almak yine çocuğu büyük bir yükten kurtaracaktır. Okula başlamak ya da tatil sonrası okula devam edecek olmak her koşulda bir yenilik. Her yenilik gibi okula başlama süreci de heves ve heyecanı içinde barındırır. Bu heyecanı çocuğa eşlik ederek yaşamanın keyifli yollarından birisi, çocuğun okulla ilgili hazırlıklarını birlikte yapmak. Örneğin birlikte yapılan bir kırtasiye alışverişi, yeni başlanacak bir okul varsa birlikte gezmek, öğretmenle tanışmak gibi aktiviteler çocuğun sürece uyumunu kolaylaştıracaktır. Son olarak, yeni eğitim döneminin heyecanını yaşarken, çocuğunuzun var olan diğer ihtiyaçlarını da (örn. oyun, eğlence, sosyal yaşam) göz önünde tutmakta yarar var. Tüm ihtiyaçların mümkün olabildiğince uygun bir şekilde sıralanması, çocukların heves ve heyecanı kaygıya çevirmelerinin önüne geçecektir.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz