Canımız yanmaya devam ediyor. İstanbul Beşiktaş, ardından Kayseri saldırıları. Yiğitleri, aslanları birer birer toprağa veriyoruz. Üstüne üstlük zamanlaması ile, seçilen hedef ile hangi amaca hizmet ettiği açık ve seçik ortada olan Rusya’nın Ankara büyükelçisinin ölümü ile neticelenen suikast. Türkiye Cumhuriyeti, damarlarına kadar yayılmış irini cerahati  akıtmak için uğraşırken, kimileri hiç boş durmuyor. Halkın canını yakmaya devam ediyor. Ürkütme, yıldırma, sindirme politikası izliyor. Onlar, parçalansın, bölünsün, Kürt-Türk, sağcı-solcu, Alevi-Sünni birbirine girsin diye eylemler yaparken, ne ilginçtir ki halk birbirine daha sıkı kenetleniyor. Şehit cenazelerine iktidar, muhalefet birlikte katılıyor, el ele, yan yana saf tutuyor, şehit babasının anasının elini öpüyor. Düşman çatlıyor, düşman çıldırıyor. Hendek siyaseti ile, eylemler ile, tehdit ile, şantaj ile korkutarak, sindirerek emellerine alet ettikleri Kürt kökenli kardeşlerim, Hakkari’de, Yüksekova’da, Bingöl’de Diyarbakır’da teröre PKK’ya lanet okuyor.  PKK çıldırıyor. PKK kuduruyor. Eskiden olduğu gibi gelip altı saat yedi saat asker ile çarpışamıyor. İninden kafasını çıkartamıyor. En basit, en kolay eylemi yapıyor. Savunmasız silahsız askere bombalı araç ile saldırıyor. Anlaşılıyor ki, son dönemde geliştirilen yeni terörle mücadele yöntemi canlarını fazlası ile acıtmış. Öyleyse aynı yöntem ile aynı kararlılıkla devam etmeli. Yıllardan beri karakolda PKK’nın saldırmasını bekleyip, hep savunmada kalan Mehmetçik, daima taarruz halinde olmalı. Terör ve terörist nerde ise başında bitmeli. İninden çıkarmamalı. Doğuda yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimizin yaşadığı yerlerde hakimiyetlerine son verilmeli. Haraca bağlamaları, militan kazandırmalarına izin vermemeli. Dağa çıkanı öldürmekle değil, dağa çıkmanın önü kesilmekle terörün önü bitirilmeli. Dağda kahraman Mehmetçik, ovada kahraman polislerimiz son yılların en başarılı terör operasyonlarını icra ederken, devlet aynen Fetö terör örgütünde olduğu gibi büyük bir arınma gerçekleştirmeli. Kamuya sinmiş tüm PKK unsurlarını temizlemeli. Sempatizanı dahi olsa, devlet eli ile beslememeli. Damarlarına sızmış cerahati tamamen akıtmalı.   Aklanmalı, bu mücadele sürecinden tertemiz çıkmalı.  Bize demokrasi dersi vermeye çalışan sözüm ona akıl hocalarına uzunca bir süre kulak tıkamalı. Yaşadığımız coğrafya, mücadele ettiğimiz onca terör örgütü, açık ve gizli bunca düşman var iken, demokrasi dersi alacak halimiz yok. Bu ülke başaracaktır. Bu halk bunun da üstesinden gelecektir. Mücadelesini verdiği gibi bölgenin ve hatta dünyanın asli unsuru olacak, tüm bu mücadelelerden bir süper güç olarak çıkacaktır. Nede olsa kudurmak düşmanın kaderi. Haçlı ordusunda olduğu gibi. Kurtuluş Savaşında olduğu gibi…