Köşe yazımın başlığını özellikle seçtim. Eminin ki köşe yazımın başlığını okuyan bazı okuyucular “Şimdi dolar ile milli irade ne alaka?” diye söylenecek. Hak veriyorum ve saygı duyuyorum. Çünkü biliyorum ki yazımın ilerleyen mısralarında bana hak vereceksiniz. Özellikle son günlerde hatta son aylarda desek sanırım yanlış olmaz dolar aldı başını gidiyor. Gidiyor, gitmesine ama nereye gidiyor pek bilinmiyor.

Gerek dış güçlerin bir takım ekonomik oyunları gerekse de ülkenin yeni sisteme entegre süreci nedeniyle Türk lirası değer kaybetti. Bunun yanında Avrupa Birliği para birimi olan Euro hâlihazırda yükselişini sürdürürken dolarda Euro’nun yükselişini aratmaz bir şekilde adeta yukarıya doğru son hızla tırmandı. Bir tarafta ekonomide bu şekilde olumsuz dalgalanmalar devam ederken bir taraftan da bu dalgalanmayı fırsat bilen bazı kişiler yâda gruplar, hükümeti hedef alan söylemlerle ekonomideki bu dalgalanmayı sanki körüklüyor. Eğer ortada ekonomik yönden bir durgunluk, bozukluk yâda herhangi bir olumsuzluk var ise bunu milletçe aşmaya çalışacağız. Böylesi kara propagandalara gelmeyeceğiz ve gelmemiz lazım. Şimdi soruyorum size; ekonomideki bu olumsuzluğun hangi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına katkısı var? Siz cevap vermeden önce ben cevaplamak istiyorum. Hiç kimseye katkısı yok.

Dün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, doların yükselişiyle alakalı, “Çeşitli kampanyalar sürdürülüyor. Bu kampanyalara kulak asmayın. Onların dolarları varsa bizim de halkımız, hakkımız, Allah'ımız var. Hiç endişelenmeyin. Çok çalışacağız ve 2023 yılına farklı gireceğiz. Ekonomik savaşı kaybetmeyeceğiz” şeklinde çok ama çok güzel bir açıklaması var. Bu açıklama aslında benim köşe yazımın bir özeti olarak ta karşımıza çıkıyor. Yani Başkan Erdoğan, aslında bu açıklamasıyla birlik ve beraberlik çağırış yapıyor. Sevgili Kahramanmaraşlılar, sevgili edeler, sevgili Türkiye Cumhuriyeti’nin her biri birbirinden güzel insanları, tamam, dolar yükseliyor, yükselmesine ama bu yükselişe bizde olumsuz söylemlerimizle destek olmayalım. Bilakis birliğimizle, dolara karşı alacağımız tavırla, bozduracağımız her bir dolarla, alışverişte dolar yerine kullanacağımız her bir Türk lirasıyla bu ekonomik dalgalanmaya karşı dik duralım. Hükümetimize bu konuda köstek olmak yerine destek olalım. İnanın bu yazımı tarafsız ve tamamen objektif bir şekilde yazıyorum. Belki bu yazıyı okuyan bazı kişiler, bu sözüme inanmaya bilir ama olsun. Ben her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve devletimin zor zamanında yanında olmak zorundayım.

Yazımın yavaş yavaş sonuna doğru yaklaşırken, az önceki paragrafta bahsettiğim birlik ve beraberlik olgusunu yeniden vurgulamak istiyorum. Biz ne kadar bir olursak, beraber olursak dolara karşı mevcut ekonomik dalgalara karşı o kadar başarılı oluruz. Yani doları yenecek olan 15 Temmuz’da olduğu gibi milli iradedir, halktır, vatandaştır. Bu nedenle Milli irademizi doların bu yükselişine karşı ne kadar güçlü bir şekilde gösterirsek inanın bana ne dolar ne de başka bir para birimi bizim güçlü irademiz karşısında ayakta durabilir.