Ulusal bir gazetemizin ünlü köşe yazarlarından Servet Yıldırım, dünkü yazısında ABD’nin eski hazine bakanlarından Connally’in bir sözünü köşesine taşımış:’ Dolar bizim paramız ama sizin sorununuz.’

Ve eklemiş, ‘O sözler söylendiğinden bu yana 47 yıl geçti ama bir şey değişmedi. Dolar hâlâ bizim sorunumuz.’

Sorunumuz olmaya da devam ediyor.

Gazeteci-yazar Şeref Oğuz’da perşembe günkü yazısında, farklı bir açıdan dolar ateşine değinmiş. Ekonomiye yönelik saldırının et fiyatları boyutunu, bir üreticinin ağzından dile getirmiş.

Oğuz’un,’Niçin doların oynaklığı sinirlerimizi böylesine oynatıyor sorusuna Ahmet Bey ilginç bir cevap veriyor; ‘Dana dolarla, yemin %70'i dolarla, enerji dolarla, mazot dolarla... Hal böyle iken nasıl ucuz et yiyebiliriz ki...’

Usta yazar Güneri Civaoğlu’nun köşesinde de son günlerde görülmemiş bir şekilde tavan yapan dolar kurları vardı.

Civaoğlu,bu spekülatif gelişmelerden ABD’nin estirdiği rüzgârları sorumlu tutuyor. Arkasından petrol fiyatlarının yükselişine dikkat çekiyor.

Fitch gibi uluslararası “değerlendirme” kuruluşlarının Türkiye ekonomisine olumsuz bildirilerinin de rolü olduğunu da anlatıyor.

Merkez Bankası’nın faiz hamlesini de olumlu buluyor.

Bir gerçeği de vurguluyor; ’Dolar fiyatında, dış ve iç ekonomik etkenler sonucu ortaya çıkan artışın dışında, “olağanüstü” fiyat tırmanışının nedeni psikolojiktir. Az veya çok TL’si olanlar, Dolar fiyatı nasıl olsa her gün artmaya devam edecek. Dolar satın alalım, gerektiğinde daha yüksek fiyatla bozdururuz “diye düşünüyorlar.

Dolar borcu olan kişiler, şirketler, “Dolar fiyatı artmaya devam edecek. Bir an önce alalım” telaşına giriyorlar. Geçmişte dolar fiyatının kısa süre artması bu tür psikolojiyi destekliyor. Bir zamanlar dolar fiyatının 14 TL’den 40 TL’ye çıkması, 630 TL’den 1.300 TL’ye çıkması unutulamıyor.Bu aşamada, dünyadaki ve içerideki ekonomik şartların etkisinde dolar fiyatında ortaya çıkan yükselişi aşan fiyat artışları mademki “psikolojik” kaynaklı, o halde bunu önlemenin çaresi de psikolojik olmalı.’

Doğru söze ne denir. Peki halkın psikolojisiyle kimler oynuyor? Bunu hepimiz biliyoruz.