Savaşta, barışta, ekonomide, sanatta, hayatın her alanında iletişim vardır.

İletişimin doğru kurulamaması, insanları birbirinden ayırır, ülkeleri birbirine düşman eder.

İletişim, duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılmasıdır.

İletişim deyince karşımıza insan faktörü çıkıyor. Bu bağlamda iletişim, önce insanın varoluşunu gerektirir. Varolan insan kendi varlığının bilincine vardığı andan itibaren kendisiyle ve dış dünya ile ilişki kurmak ve bu ilişkiyi yürütebilmek için iletişim kurmaya başlar.

Sabah uyandığımız andan gece yattığımız ana kadar bütün bir günümüz iletişimle doludur. İş, aile, özel hayat, çevre, eş dost ve hatta bindiğimiz taksi, yanı başımızdaki komşu, sürekli uğradığımız restaurant, asansördeki hiç tanımadığımız insanlar gibi.

Kişi kendiyle mutluysa doğru iletişim kurmak için uzman olmasına gerek yoktur. O zaten doğuştan uzmandır. En önemli nokta ise, kişinin kendiyle ne derecede mutlu olabildiği ise, sadece ve sadece geldiği ve yetiştiği aile yapısına bağlıdır.

Eğer kişi, kendisiyle mutlu ise, yaşamı boyunca diğer bireyler ile de doğru iletişim kurabilir ve stressiz bir gün ve hatta bir ömür geçirebilir.