Dış mihraklar, küresel güçler, siyonistler.. Bunlar gibi daha birçok terim, Türkiye’de ne zaman yolunda gitmeyen birşeyler olsa, onun müsebbibi olagelmiştir. Maalesef bu terimlere sığınmak çoğu zaman bizleri “hata belki de bende” ya da “birşeyler yapmalıyım” gibi sorumluluk cümlelerinden uzaklaştırıyor.

***

Dış mihrakların ülkemiz üzerinde hiç etkisi yok dediğim anlaşılmasın. Hatta sadece ülkemiz değil, Orta Doğu topraklarında komşularımızı da kapsayan bir çok hain planın tasarlayıcısı hep bu işgalci dış mihraklar olmuştur. Kendi ülkelerinin refah seviyesini arttırabilmek için başka ülkelerin zenginliğine göz dikmiştir hep bu zihniyet. 2009 yılında Kuzey Afrika’da başlayıp hala Suriye’de devam eden ve sıra sıra o bölgedeki tüm ülkeleri karışıklığa sürükleyen iç isyanlarda dış mihrakların etkisi olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

***

Bununla birlikte, ülkemizi olumsuz etkileyen her problemde yetkili ağızların, verdiği ilk basın mülakatında problemin kaynağını yine dönüp dolaştırıp dış mihraklara getirmesi artık bu terimin bir kendimizi kandırma şekli olduğunu akla getirmektedir. Alelacele kamuoyunu bilgilendirme telaşına gidilmeden, olayların gerçek sebebine inilmesi ve asıl problemin çözümü için stratejiler geliştirilmesi esas olandır.

***

Kredi notumuz düşürüldüğünde, döviz kurları dur durak bilmeden yükseldiğinde, toplumsal olaylarda, ülkemiz menşeli ürünlere gümrük duvarı uygulandığında, AB süreci sekteye uğradığında ve daha nice olumsuz hadisede hep aynı açıklamayı duyuyoruz. Örneğin şu sıralar herkesin yakınageldiği yüksek döviz kurlarına dair yine benzer ifadeleri duymaya başladık. Oysa döviz kurlarının neden bu kadar hızlı yükseldiğinin sebebi oldukça açık: Türk Lirası’ndaki yüksek enflasyon, yatırımcıyı döviz cinsinden tasarrufa (dolarizasyon) yönlendiriyor. Üstüne bir de FED’in faiz arttırımını yılda 4 sefere yükselteceği haberleri dolarizasyon hareketini daha da arttırıyor. Dövize olan talep yükseldikçe TL değer kaybediyor. Bu durumda konuyu dış mihraklara bağlamadan önce, dövize olan bu talebi nasıl kısarım ya da TL’ye olan talebi nasıl yükseltebilirim, bunların çaresini aramamız lazım.

***

Kısa vadede döviz talebini kısmak zor görünüyor ama TL’ye olan talebi yükseltmek için bir takım çözüm yolları sunulabilir. TL cinsinden komşularla dış ticaretin önünün açılması, makine teçhizat imalatının Türkiye içinde yaygınlaşması ve böylece yatırımların TL ile yapılması, TL mevduatlara cazip oranlar sunulması, enflasyonun düşürülmesi gibi bir çok çözüme odaklanabiliriz.

***

Hedefimiz dış mihrakları yok etmek ya da onları durdurmak olmamalıdır. Dış mihraklar her zaman vardı ve var olmaya devam edecektir. Biz, dış mihrakların ülkemize zarar veremeyeceği bir güce ulaşmayı hedeflemeliyiz. Eğer biz güçsüz olursak herkes bizden faydalanır ama biz güçlü durursak hiç bir dış odak buna cesaret edemez. Güçlü olabilmenin yolu da her olayda işi dış mihraklara bağlayıp onları daha da parlatmaktan değil; yapısal reformlarla birlikte iyi ekonomiye sahip olmaktan geçer. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.