Hayatın içinde var olurken başta kendimiz olmak üzere önemli hakikatlerle karşılaşır ya  onların künhüne aşina olur ya da o mevzuları görmezden gelip günlük faaliyetlerimizi sürdürürüz.

                      Çileye talip olmak ,dert sahibi olup derdin dermanıyla yola koyulmak maalesef her insanın harcı olmuyor. Metafizik hakikatlerle karşılaşmanın günümüz insanı için manası çoğu  zaman meczuplukla anılıyor.Peki durum gerçekten böyle mi? Metafizik konuların bizimle ilgisi nedir? Din bahsi acaba insan üstü bir kahramanlık mı ? Din tariflerinden yola çıkılarak bu konunun çözülmesi bu gün  hayli zor. Dindarlığı meslek edinen bundan nemalanan ya da sosyal alanlarda din bilgilerinin alanını daraltanların meydana getirdiği bilgi kirliliği artmış durumda.

                     “Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin

                      Tenlerde ve canlarda nihan hep sen imişsin

                      Senden bu cihan içre nişan isterdim ben

                       Ahir sunu bildim nişan hep sen imişsin”    (Molla Cami)

                      Sırlara yer veren bu dörtlük çilesi çekilmeden anlaşılabilir mi ?Bir insan kendi benliğinde ve kainatta gözlemleyebileceği pek çok delille yaratanın varlığını fark eder . İnsanlık tarihinin yüz akı olan bu delilleri şöyle sıralamak istiyorum: Hudus delili,İmkan delili,Gaye Nizam delili,Umumun Kabul delili,İlmi Evvel delili,Hareket delili,Ekmel Varlık delili.

                     Dini düşünce zenginliğini bulduğumuz  bu kavramlarla öyle ya da böyle hayatın bir evresinde karşılaşır ve bu imtihanın çilesini çekmeye razı olursanız hikmet kapısının sizlere açıldığını görürsünüz.Cevher,araz ,vücut ve zat, madde ,cisim, hayat, ruh gibi temel olgular hayatınıza şekil vermeye başladığında esmanın tecellileri umarım size gökkuşağı olur!

                      İnsanların tamamı için Allah ın varlığına inanmak hem kolay hem de doğaldır.Çünkü Allah ın varlığını kabul etmek ve O na inanmak ,bütün insanların yaratılışında olan bir hakikattır.Biz de Allah a dönmek için can istek terbiye edilirse nefsin ve ruhun makamları geçilir insanı kamil haline ulaşılır.

                  Yaşarken Hakkın rızasına gark olunmaz ise ölünce Hakka vasıl olmanın manası anlaşılamaz!

                 İnsan kendi varlığından başlayıp öteki varlıklar üzerinde de dikkatli düşünmek asılların   ne olduğunu ,nasıl meydana geldiklerini, nereden gelip nereye gittiklerini inceden inceye araştırmak suretiyle bunları var eden yüce bir varlığın mevcut olduğunu bulmakta ve bu üstün varlığa gönülden bağlanmaktada  güçlük çekmemektedir. Hayatı parçalayan dünya ahiret ayırımını varlığın her alanına yayan günümüz anlayışlarının iğvalarından kurtulmadan bu yolda mesafe alınamayacağını hatırlatmak da istiyorum. Millet olarak bu yüzyıl da can alıp can verdik ama bu canın da Allah a ait olduğunu unutmamak şart.Dünya da bütün milletler aynı sıkıntıya maruz kaldılar bizim dün yaşadıklarımızı bu gün yaşamak zorunda kalan devletleri görüp kendimize çeki düzen vermemiz gerek.

                Varlığımızı kuşatan irfan dünyası  günde beş vakit bize sesleniyor ne mutlu o kutlu sese kulak verip bu çağrıya katılanlara.

               “Ey canıma cananım

                Ey derdime dermanım

                 Alemlere sultanım

                 Medet Allah ım medet”        (Aşık Yunus)