Kelimeler bir araya gelmekten, kalem ise yazmaktan “utanıyor”,

Nasıl ifade edilecek bilemiyorum,

“Duygular” bile küstü, saklanacak yer arıyor…

Niçin kazanamıyoruz, acaba neden?

Çok uzun süredir, böyle bir acıyla karşılaşmamıştı ki bu beden,

“Öznesi” olmayan cümleler gibi kendimizi eksik hissediyoruz harbiden.

****

Maçın kaybedileceğini hisseden taraftar “tepki” vermeye başladı,

Tepkinin altında yatan sebep ise belliydi,

Taraftarların “umut ve hayalleriyle” oynamak en büyük tehlikeydi,

Hakkınız ya da paranız çalınabilir, onları tekrar kazanabilirsiniz,

Ancak umut ve hayalleri çalınan insan, korkunç bir yaratığa dönüşüyor,

“İyi niyetinden” vurulanlar kolay kolay iyileşemiyor…

Unutulmamalıdır ki, etkili bir ilaç olarak “sabır ve sükûnet” de dertlere iyi geliyor.

****

Üzerimize yapışmış bir sloganımız var: “Zafer inananlarındır”

Bu inanmayanlar kimlerdir?

Maç kazanıldığında “başkan primi artır” diye asli görevini

Fırsata dönüştürme çabasında olan futbolcularda mı?

Kibariye’nin ”kim bilir” kasetine cevap olarak,

“Ben bilirim” kasetini taraftarlara çalanlarda mı?

Çalmak önemli değil de, maalesef artık kaset de satmıyor…

Ya da uzun ince “tecrübe kazanma” yollarında “off makamından” şarkılar söyleyenlerde mi?

****

Başarısızlığın sebepleri kriminal incelemeler ile aranmaktadır,

Eşkâli belirlenmiş, bazı şüphelilere rastlanmaktadır,

Oyun hamuru gibi, kadroyla oynamaktan rakiple oynamayı unutan,

Hala ideal on birini bulamayan bir takım.

“Nar taneleri” ile hesaplanan, oyuncu tercih hatalarının varlığı,

Değişikliklerde oyuncu tespiti ve zamanlama bozukluğu,

Fiziksel, psikolojik ve motivasyon düşüklüğü gibi eksiklikler…

On santimde çalım yiyen Eser, buz pateni yapan kaleci ve tüm takım kötü iken,

Taraftarın faturayı sadece Aydın’ a kesmesi de üzücü bir durumdu,

Evet, haftalardır çok kötü oynuyor, ama “gücüm bu kadar” diyor,

O suçlu da, kadroyu kim yapıyor, onlar kendini “ak” mı hissediyor,

Eser’ den “çakma sağ bek” yaratmak, orta saha dinamizmini zayıflatmak,

Aytürk’ e bu kadar sabretmek, farklı mağlupken “Tudor” kokan 3’lü defansı denemek,

Pazar alışverişi temposunda oynayan, verimsiz bir orta saha oluşturmak,

Söylenecek çok söz var ama bazen susmak gerekiyor,

İplerdeki düğümler bir şekilde çözülüyor da, asıl mesele boğazdakiler oluyor…

****

Hacettepe spor burada seyrettiğimiz en kötü takım,

Ama en farklı skoru da yakalayan takım,

Galip gelmek için “yürek”, başarılı olmak içinde “emek” gerekir…

Maalesef hem yürek hem emek “ithalatına” ihtiyacımız var,

Bazen keşke Rize maçını kazanmasaydık diye düşünüyorum,

Getirisi, götürüsünden fazla oldu sanki…

Fazla “özgüven” zehirleme yaptı gibi…

Devreye kadar yapılacak tek şey: yürekten inanmak, çalışmak, istemek ve başarmak…

Durumu düzeltecek kişi yine futbolculardır ve onlara verilecek mesaj ise:

“yüreğinden” gelsin “başarmalıyım” diye sesler…

Unutma ki, Allah “yürekten” gelen her duayı kabul eder…

****