Değerli okurlarım son yıllarda sokaklarda sık karşılaştığımız bir manzarayı sizlerle paylaşacağım… Aslında yazımda asıl anlatmak istediğim hususu 1990’larda “Rus Pazarlarında da” gözlemlemiştim… O zamanda beri ne zaman böyle bir tablo görsem içim parçalanır…

Oturttuğumuz yer (12 Şubat ilçesi-Tekerek Yolu) sosyo-ekonomik olarak Kahramanmaraş’ta iyi sayılacak bir durumda…

Hayalet gibi

Sabahleyin erken kalktığım bir vakitte hem ekmek almak hem de biraz yürümek için evden çıktım, caddede yürüyordum ki karşıdan bir motosiklet gelmeye başladı. Aslında motosikletten çok tam bir hayalet araç görünümündeydi: Arkasında iki tekerli bir iskelet ve üzerinde eski beyaz naylon torbalardan bozularak yapılmış üç büyük torba… Üstünde ise iki genç insan vardı.

Birde yüzlerindeki ifadeyi anlamak için daha dikkatli baktım… Ama bir ışık/bir pırıltı göremedim…

Hayalet araba az ilerde duran çöp bidonunun başında durdu… Gençlerden biri indi biraz içinde doğru eğildi, karıştırdı ve elinde bir pet şişe ve kâğıt kutu parçası atığı ile doğruldu ve hayalet araca döndü, elindeki atıkları kendi tasnifine göre büyük torbaları içine attı…

Biraz daha davam ettiler, az ilerde yerde büyükçe bir çöp poşeti duruyordu. Yine biri indi poşeti karıştırdı ama bir şey keşfedemedi…

Mahalleyi fırıl fırıl dolaşıyorlardı… Benim yürüyüşümde güzergâhımda zaman zaman yollarımız keşişti ve manzara hep aynıydı…

Aynı manzara

Aslında bu manzara ile ilk kez karşılaşmıyordum. Aynı yörede lüks oturma yerlerinin olduğu yerlerin az ilerisinde bir çöp bidonu var. Burası da yürüyüş yolumun üstündedir.

Bedenen oldukça zayıf bir kadın yanında 3 küçük çocukla buradaki çöp bidonunu karıştırıp kağıt, plastik vs çöplerden işine yarayanları ayrıştırıyor…

Çocuklar kir pas içerisindeydi… Kadının yüzüne baktım bir pırıltı göremedim, şakakları çökmüştü…

Geçen gün çöp kutularının birisinin yanında kimse yoktu… Ama içerisinde dışarı doğru bir şeyler atılıyordu… Yaklaştım baktım içerisine ufak tefek birisi girmiş atıklardan işine yarayacağını düşündüklerini dışarı atıyordu…

1990’lar: Rus Pazarları…

Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un 25 Aralık 1991 tarihinde istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği'ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağıldı…

Bu yıllarda Sovyetler Birliği’den ayrılan ülke vatandaşları yaşana sosyal-ekonomik sıkıntılar nedeniyle ucuz malları pazarlamak için ülkemize gelmeye başladılar. Hemen hemen her şehirde caddelerde bunları görmeye başladık. Sonunda mahalli idareler bunlara bir yer gösterdiler ve buralara “Rus Pazarı” dendi…

O yıllarda Erzurum’da görev yapıyordum… Bu işlerle uğraşanlar konuştuğumuzda aralarında doktor, mühendis, akademisyen vs olanlar vardı… Gazetelerde olumsuz haberlerde çıkmaya başladı. Bu insanların gelmesi ile küçük eşya satışları yanında fuhuş/kumar sektörü de patladı…

Ortak Kader

Bu manzaralarda gördüklerimiz ülkelerinde farklı parti, etnik köken, mezhep unvanlara vs vs sahitiler… Rivayet edilir ki bir çöpün başında 4 Suriye’li buluşmuş… Her biri diğerine nereden ve kim olduğunu sormuş. Biri İdlip’ten sünni-Arap, diğeri Afrin’den solcu-Kürt, öbürü Türkmen Dağında Sünni-Türk bir diğeri de Lazkiye tarafından sosyalist-Arap Nusayri olduğunu söylemiş… Birbirlerine, “hele şu halimize bakın topraklarımızda bir araya gelemedik ama kilometrelerce ötede çöpün başında bir araya geldik” demişler…

Bir ve diri olmak

Bu manzara ülkenin her karış toprağında barış ve huzurun ne kadar önemli olduğunu göstermekte…

Hiç kimse makamına, zenginliğine, gücüne güvenerek bana bir şey olmaz diye düşünmeden ve kimseyi ötekileştirmeden bu milletin “muasır milletler arasına girmesi, barış ve huzuru için” çalışmalıdır…

Anadolu’nun ulularından Hacı Bektaş-ı Veli'nin sözünü hatırlayıp rehber edinme temennisi ile… "Bir olun, iri olun, diri olun."

Bunu başarmak zorundayız…