İnsanlardan, sevdiklerinden uzak... Zorunlu ev hapsi yaşamak...

Son yazımın başlığı bu cümleler olmuştu ve makalemi yarım bırakmıştım. Şimdi kaldığım yerden devam etmek istiyorum.

Bir Covid-19 mağduru olarak, aslında anlatılacak çok şeyler var. Uzun uzun yazılarla da sizleri sıkmak istemiyorum.

Zorunlu ev hapsi yaşamanın zorlukları da ancak yaşayanlar bilir. Bir söz vardır: 'Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar. 'Gerçekten yaşayanlar biliyor.

Öyle zaman oluyor ki en yakınlarınıza bile ihtiyaçlarınızı dile getiremiyorsunuz. Annem hastanede yatarken, telefonla iletişim kuruyor, isteklerini de ticari taksi ile gönderiyorduk.

Pandemi servisinin adı bile insanları korkutuyor, oraya adım bile atmaktan çekiniyorlar. Mantıklı düşündüğünüzde o insanlara hak vermekten başka çareniz kalmıyor.

Ve dört günlük hastane günlerinden sonra, annem iyileşerek taburcu oldu. Artık evde üç kişiydik. Bu süreçte de bir şey daha öğrendim: Ev hanımlığının nasıl bir ağır işçilik olduğunu, yaşayarak anladım. Bütün yük benim üzerimdeydi. Temizlik, bulaşık, çamaşırdı derken ev işlerinin yoğunluğundan başınızı kaldıramıyorsunuz. Sabah kahvaltısı bitiyor, öğle yemeğinin telaşı başlıyor. Bir de bakmışsınız akşamı düşünüyorsunuz. Bulaşık ve çamaşır da cabası...

Buna da çok şükür!.. Hastanede, yoğun bakımda yatan Covid-19 mağdurlarını düşündükçe de her zaman şükür duası ediyordum. Rabbim her birine acil şifalar versin.

Corona virüsten dolayı hayatını kaybedenlere de Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum.

Şimdi tam yeri diyerek, haklı bir isyanımı da dile getirmek istiyorum: Hala Covid-19 olayının ciddiyetini anlamayan insanlar var. Özellikle gençler... Hem kendilerini hem de çevresindeki insanları tehlikeye attıklarının farkında bile değiller.

Maske, sosyal mesafe hak getire... Yazık çok yazık!..

Kesinlikle ağır yaptırımlar şart!..

04-10-2020... Kahramanmaraş yolundayım. Neredeyse bir aydır il dışındaydım.

Çok şükür Kahramanmaraş'tayım diyecekken de bir kötü sürpriz karşıma çıktı.

Yol çalışması ve piknik dönüşleri yolu resmen kilitlemişti. Aman Allahım ne trafik!

Sanki İstanbul!..

Menzelet yol ayrımı yakınından itibaren, Karsu Et ve Balık Lokantası levhasını görmemiz tam 75 dakika sürdü.

Resmen bir yol çilesi...

Ne olur bitsin artık Göksun Yolu!..

Her şeye rağmen çok şükür Kahramanmaraş'tayım.