Kahramanmaraş; yiğit, gözünü budaktan sakınmayan, tok sözlü insanların yaşadığı bir şehir. Maraş adının başına Kahraman unvanını almasının sebeplerinden biri de bu.

                  Sokaklara indiğinizde, insanlarla haşır neşir olduğunuzda hep konuşan, eleştirilerde bulunan insanlarla karşılaşırsınız. Sadece sokakta değil tabi, evlerimiz de de durum böyledir. Belediyelerin icraatları, yaptıkları, yapmadıkları, kamu veya özel sektör çalışanları hakkında eleştiriler, yolcu taşımayla ilgili sıkıntılar, futbol, dünya ile ilgili haberler hakkında yorumlar, ekonomik durumlarla alakalı fikir beyan etmeler, mevsimine göre hava durumuyla alakalı yorumlara varana kadar bir çok konuda yorumlarla karşılaşırız. Bu harika bir şey. Düşünen, tartışan, paylaşan insanların olduğu bir şehirde yaşamak güzel.

                  Ancak başlığım da değindiğim çok sesli ama sessiz bir şehir Kahramanmaraş. Derdini, isteğini, eksiklerini ne yerel yönetimlere, ne de daha üst yönetimlere çoğu zaman anlatamayan bir şehir. Ülkenin bir çok şehrine devasa yatırımlar yapılırken, gözle görülür yatırımlarda hep unutulan bir şehir. Verilen sözlerin çokça meydanlarda yankılanıp yankılanmayla kaldığı bu şehirde, her ne kadar kendi aramızda eleştiriler yapsak da bir devlet büyüğü gördüğümüzde “var mı bir sıkıntınız” diye sorduğunda, genelde “canınızın sağlığı” diyen bir şehir.         Alt yapı veya üst yapıyla alakalı, belediyeyi ilgilendiren bir konuda şikayette bulunan bir vatandaşa” o zaman ara yetkilileri anlat derdini” deseniz, aramayan, hakkını aramayan bir şehir.

                  Geçenlerde Trabzon Caddesi’nin yayalaştırma çalışmaları dolayısıyla yapılan yeni düzenlemeden memnun olmayan cadde esnafı yol kapattı, sloganlar attı. Bence bir duruma itiraz etmeleri doğru ama yöntem yanlış. Belediye yetkilileri hemen duruma müdahale etti ve sorun çözülür büyük ihtimal. Yani halk için devlet mantığının en üst seviyede olduğu ülkemizde, artık halkın bilinçli bir şekilde memnun olmadığı veya yaptırmak istediği şeyleri paylaşabilmesi ve derdini anlatabilmesi gerekiyor. Kendi aramızda muhabbetle, yol kesmeyle işler halledilmiyor. Bu durum bu güzel şehrin yatırım açısından yapılması gerekenler konusunda da aynı bence. Neyi nasıl isteyeceğini bilmeyen bir halkın içinden çıkmış milletin vekilleri de bence devletten nasıl isteyeceklerini bilmiyorlar. Bakın kesinlikle yanlış anlaşılmasın çalışmıyorlar demiyorum. Ama bu şehrin çok önemli ve acil problemlerine henüz çözüm bulunamadığından, devlet büyüklerimizle bire bir onlar muhatap diye böyle bir yorum yapıyorum.

                  Kendi aralarında, sohbet meclislerinde icraatlarla alakalı çok çeşitli yorumlar yapan halkımızın devlet büyüklerinin katıldığı mitinglerde verilen ama hala tutulmamış sözlerin ne zaman yapılacağını sormasını istiyorum. Çünkü içte ve dışta birçok işle meşgul olan büyüklerimizin yerel de olan biteni ayrıntılı bir şekilde bilmek gibi bir lüksü yok.

                  İstemeyi, takip etmeyi, olunca teşekkürü , henüz olmadıysa nedenini sordukça;  bilinçli, hakkını arayan, yatırımların daha kısa sürelerde yapıldığı bir şehir olacağımızı düşünüyorum. Bilmiyorum sizler ne dersiniz….