Cuma günleri artık televizyonda Payitaht Abdülhamid günü var... Dizi, Sultan Abdülhamid'in tahta çıkışının 20. senesi olan 1896 yılında başlıyor. Yani Osmanlı'nın en çok tartışılan dönemlerinden biri olan 13 yılını anlatıyor.

Sultan Abdülhamid dönemi, büyük kahramanlıkların, büyük ihanetlerin iç içe olduğu bir dönem… Payitaht Abdülhamid dizisi yakın tarihimizden çok önemli bir dönemi anlatıyor.

Henüz ilk bölümüyle zirvenin ortağı olan Payitaht Abdülhamid, AB Grubu izleyiciler arasında en çok izlenen ikinci yapım oldu.

İlk bölümün ses getiren sahnesi, Sultan Abdülhamid'in İngiliz elçisine attığı Osmanlı tokadıydı…

Zikir ve Hindistan'daki Müslümanların İngiliz karakoluna saldırma sahnelerinin içe içe geçen bir kurguyla seyirciye verilmesi de ilk bölümün etkileyici unsurlarındandı.

TRT’nin, Diriliş dizisinden sonra iyi işlerinden biri olan Sultan Abdülhamid Han’ın hayatını anlatan dizi; gerek oyuncu kadrosu gerekse tarihi dekor ve mekânlarıyla adından söz ettirdi.

Ulu hakan rolüyle Bülent inal rolün hakkını veriyor.

İlk bölümü beğenenler çoğunlukta... Bir kısım çevreler ise ön yargılı olarak eleştiri dilini kullanmaya özen gösterdi... Özellikle dönemin yaşantısı üzerine yanlışlıklar ön plana çıkarıldı. Sultanın kahvaltı sofrası, aile içi konuşmaları, mehter müziğinin kullanılması gibi detaylar üzerinde kafa yormak gereksiz diye düşünüyorum... Geçmiş tarihi günümüze uyarlarken bugünün şartları da dikkate alınmalı… Örneğin: İlk sahnelerde o zamanın saray müziği yerine, milletin ruhunu okşayan mehter müziğini kullanmak neden insanları rahatsız etti anlayamadım.

Kanuni dönemini anlatan Muhteşem Yüzyıl dizisini hatırlayalım...

Ne kadar eleştiri yapılsa da dizi sayesinde, Şehzade Mustafa, Rüstem Paşa, İbrahim Paşa, Ayşe Hafsa Sultan gibi tarihimizin önemli karakterlerini tanıdık. Harem hayatı eleştirilerine rağmen dizi reyting rekorları kırdı.

Tarihimizin her sayfası zenginliklerle dolu... Ama kitap okumayı ve tarih dersini sevmediğimizde bir gerçek... Okumuyoruz, geçmişimizi yeterince tanımıyoruz... Toplumuzda sinema ve televizyon filmleri sayesinde tarihe olan ilgi arttı. Filmler farklı duyu organlarına hitap eden en etkili öğrenme aracı...

Türk halkı özenli ve kaliteli yapımları seviyor. Tarihimizi bize ve dünyaya anlatacak büyük prodüksiyonlara ihtiyacımız var.

Unutmayalım; Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.