Uzun sayılabilecek bir yılı daha geride bıraktık. Çok telaşlı geçen vakitlerin hesabı artık Allah’a kaldı. Yarınların bizlere neler getireceğini de çok iyi bilmiyoruz.

Zaman yekpare sır.

Varlığımızı kuşatan mekanın anlamı zaman aynasında şekil buluyor, hayatın heyacanı orada polatlanıyor. Geçen geçti, yarınlar önümüzde, ama biz şimdi denilen “Dem”deyiz. İnsanların büyük kısmı zamanı bilmez, o konuya şöyle bir eğilir, ama gerekli hassasiyeti göstermediğinden hemen zaman meselesinden uzaklaşır ve zamanın esaretini yaşamaya başlar.

Telaşeyi kendimiz üretiyoruz!

Yaradılış gayesini, kulluk amacını, Peygamber sevgisini, takva ölçüsünü tanımayanların hayatları çok büyük karmaşalara gebedir.

“Her gün bir yerden göçmek ne iyi

 Her gün bir yere konmak ne güzel

 Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Dünle beraber gitti, cancağızım

 Ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” (Mevlana)

Tövbe kapısı açık. Bir daha yapmamak üzere yapılacak olan tövbeler, hayat boyu uyulatcak kurallar bizleri bekliyor. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.” (Haşr suresi, 18-19)

İnsan amaçsız değildir. Allah’a kulluk için yaratılmıştır ve hiçbir zaman da başı boş bırakılmamış, ölüm, hayat, mal, evlat, hayır ve şer, doğruluk yalan, nimetlerle de imtihan edilmektedir.

Hayat enerjisini işte burada aramalıyız. Sorumluluk ve görev duygusunu yüreğimize koyduğumuzda zaman denilen o bilinmezin aslında hayır kapısı olduğu görülecektir.

Dil ile ikrar, kalp ile tasdik, beden ile ibadetten ibaret olan dinimizi öğrenme çabalarımızı daha ileri safhalara taşıma vakti geldi. İmanı kurtarma davasını cansuyu bilerek daha ötesini isteyelim. Ahlâk, hukuk, iktisas ve estetik alanlardan alacağımız bilgileri iman-ibadet potasında aşkla karıp önümüzdeki yılı daha iyi geçirebilir, gereksiz pişmanlıklarla uğraşmayabiliriz.

Yeni olan her gün kendi fırsatını bizlere sunar. Dinimizi kendimize iş edinmeden aşk boyutuna taşırsak yüce Mevlanın esmasının tecellilerine mazhar oluruz.

Hesap günü için ahireti beklemenin insana faydası olmaz. Yaşadığımız her an mutlak zamanın parçası olduğundan hesabımız verilebilir olsun ki biz de ak yüzlerle cemalullahı seyredelim