Güçlü olmak her zaman haklı olmak mı? Maalesef bu gerçek dün böyleydi,bugünde geçerliliğini koruyor.

Gündemimiz ABD ile yaşanan Rıza Sarraf krizi... Konu ise Amerika’nın ambargo koyduğu bir ülke ile ticaret yapılması; beyaz kovboyların çıkarlarının zedelenmesi.

İran ambargosunu ilk delen ülke biz olmadık son ülkede biz değiliz.Hatta bazı Amerikan şirketleri de bu ortamda İranlılarla ticaret yapıyordu.Bunlar tabi ki kendilerine göre doğal. Esas olan;’üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.’ Bölgesinde güçlenen, söz sahibi olan ülkemize göz dağı vermek.

Aklıma televizyonda seyrettiğim bir western filmi geldi. Hikaye bir batı kasabasında geçiyor. Kasabanın hakimi şerif,yargıç ve zengin bir hayvan tüccarı üçlüsü. Bu üçlü ittifak yaparak, çıkarları uğruna kasaba halkına her türlü kötülüğü yapıyorlar. Kasabanın yargıcının ilginç bir özelliği günümüze de ışık tutuyor. Son karar verici olan yargıç kanun kitabını elinden hiç düşürmüyor; anlık kararlarla her türlü ahlaksızlığı ve adaletsizliği meşru hale getiriyor. Kanunları kendine göre yorumlayarak halka baskı uyguluyor. Karşımızda yoldan çıkan bir yargıç.... Ne dersiniz? Şu an yaşadıklarımız bu filmin başka versiyonu değil mi?

Beyaz kovboyların adaletini gezegenimize bakarak da sorgulayalım... Nerede birleşik devletler askeri var orada kan ve gözyaşı eksik olmuyor. Uzağa gitmeyelim; işte Ortadoğu...

İngilizlerin Hindistan ve Mısır'da uzun yıllar valiliğini yapan Lord Cromer'in bir sözü var: "Dünyada bir Batılılar bir de Doğulular vardır. Birinciler hükmeder, hükmetmelidir. İkinciler ise hüküm altındadır ve boyun eğmelidir"

Hedef Türkiye... Hep doğulu kalmamız isteniyor.Hüküm altında,boyun eğen bir Türkiye...Yaşadıklarımızda bunu okuyoruz,bunu anlıyoruz.