Değerli okurlarım geçen hafta Kurban Bayramını kutladık. Bayramlar millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan özel günlerdir… Her iki bayram türünün kutlandığı günler resmi tatil olarak ilan edilmektedir... Bu günler tatil olarak değil “bayram izni” olarak ilan edilmelidir...

Bayram sohbetlerimizde bayramların eskisi gibi geçirilmediği yönünde serzenişler ile karşılaştım. İnternetten de bayram ile ilgili yazılanları inceledim. Elbette çok şey vardı.

Bayramların yeni kutlama yöntemlerine eleştirileri “Eskiden akrabalar/dostlar vardı; şimdi var olan tek şey yalnızlık…” şeklinde özetlemek mümkün.

Birkaç tanıdığı bayram ziyareti için aradığımda “tatile çıktık” cevabını aldım… Bayramı tatilde kutlayanların çocuklarının mesajla bayram kutlaması yadırganabilir mi?

Bayramla ilgili bir yazı yazmıştım. Okumadıysanız okumanızı öneririm (bk http://www.milatgazetesi.com/bayram-imdi-bayram-indi-makale,125871.html). Ancak kültürümüzün bir parçası olan bayramlaşmanın önemi bu konuda tekrar yazmaya zorladı…

Modern zamanlarda insanın kalabalıklar içerisinde yalnızlaşması ve yabancılaşması önemli bir sorundur… Belki de eski bayramlar bu yüzden özlen(il)mektedir

Eski Bayramlar…

Eski bayramları (a) bayram öncesi ve (b) bayram günlerinden yapılanlar şeklinde iki başlık altında özet olarak incelemek daha anlaşılır olacaktır…

Bayram hazırlıklarına günler öncesinden başlanır, arife günü son işler yapılırdı… Evde genel bir temizlik yapılır ve misafir odasının hazırlanırdı… Misafirler için şekerler alınır kolonya şişesi doldurtulurdu… Yeni kıyafetler -özellikler çocuklara- alınır veya eskiler temizlenirdi. Çocuklar yeni alınan ayakkabıları, elbiseleri yatağın başucuna koyardı. Misafirler için börekler ve tatlılar yapılırdı. Uzaktaki akraba ve tanıdıklar için bayramdan günler önce tebrik kartları alınır; tek dağıtıcı olan PTT’den (Postane) pul alıp diliyle yalayıp huşu içerisinde zarfa yapıştırılıp gönderilirdi…

Bayramın ilk günü günün ilk ışıkları ile bayram namazı kılınarak bayrama başlanırdı… Bayramda yeni ve temiz kıyafetler giyilirdi. Eski bayramlarda küçüklerin büyüklerini ziyarete giderek ellerini öperek bayramlaşmaları yaygın bir adetti. Büyüklerin evlerinde aile bireyleri hep birlikte olurdu… Kırgınlıklara son verilir; birbirine küs olanlar barıştırılırdı. Çocuklar evleri gezerek büyükleriyle bayramlaşır ve şeker toplarlardı.

Elbette 80 milyonluk ülkede yine böyle yapanlar vardı. Ama bir değişim olduğu da gerçektir.

Bayram kutlamaları ile ilgili yapılanların hepsi bu değildir. Elbette hepimizin bayramlarla ilgili özel gözlem, yaşanmışlıkları ve aile kültürü vardır… Bu yazıyı okumayı bir an için bırakıp bunları düşünebilirsiniz…

Modern zamanlarda bayram

Günümüzde ise bayram kutlamaları belli ölçüde değişti… Bu nedenle bazıları eskiden bayramlar daha güzel kutlanırdı, şimdilerde kutlanılan bayramlardan hiç zevk alamıyoruz diyebilir.

Günümüzde kısa ve toplu mesajlaşmalar ile bayramlaşma yaygın hale geldi… Bu tür bayramlaşma gerçekten de yüz yüze bayramlaşmanın yerini tutmamaktadır…

Elbette kabul edelim veya etmeyelim dünya değişiyor. Toplumlar ve insanlar da değişiyor. Bu değişim içerisinde değişmez kalmak çok zordur…

Bu değişimde teknolojinin gelişmesi ve kadınların çalışma hayatına katılması önemli faktör… Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insanların birbirleriyle yüz yüze ilişkileri zayıflamış ve internet yoluyla görüşmeler toplumumuzda hâkim olmuştur. Kadınların çalışma hayatında yerlerini almaları eski yöntemlerle bayram hazırlığı yapmayı zor kılmaktadır…

Her şeye rağmen kültürümüze yabancılaşmamalıyız… Yabancılaşma, insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin özlerinde olduklarından değişik biçimde kavranması olarak açıklanmaktadır…

Milletimizin kendisine yabancılaşmaması için bayramlarımız başta olmak üzere tüm geleneklerimize sahip çıkıp yaşatmalıyız… Modern dünya da bunun nasıl olacağını hep birden göstermeliyiz…

Bayramın ana mesajının ne olduğunun doğru kavranılması gerekir. Bayramların özü birlik ve beraberliğin sağlanması; kırgınlıkların sonlandırılmasıdır. Tatil yapmak, tatlı yemek vs değildir…

Son söz: Özünü kaybeden artık kendi olamaz…