Dünkü yazımda Fransa ve İsviçre’de yaşanan iki vahim olaya dikkat çekmiştim.Adını da Müslüman ve Türk düşmanlığı koymuştuk...

Batı Avrupa’da ve Amerika’da son yıllarda giderek yükselen İslam düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılık gerçekten korkutucu boyutlara ulaştı.Batı’da yükselen yabancı düşmanlığının temelinde de Türk düşmanlığı olduğunu görüyoruz.

Özellikle Avrupa yüzyıllar boyunca “İslam” ve “Türk” kelimelerini eşanlamlı olarak kullanıyor. Onlara göre İslâm denince Araplar değil doğrudan Türkler akla geliyor.

Geçmişe bir yolculuk yaptığımızda. Türk düşmanlığının, Selçukluların 1071 Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’ya girmesiyle başladığını görürüz. Orta Asya bozkırlarında göçebe olarak yaşayan Türklerin , Anadolu’ya ayak basmalarıyla düşmanlık tohumları yeşermeye başlamıştır.

14. yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı’nın yavaş yavaş Balkan topraklarına yönelmesiyle birlikte Türkler, Avrupa için sadece düşman bir millet değil aynı zamanda kendi varlıkları için çok ciddi bir tehdittir.Kırılma noktası ise İstanbul’un fethidir.Bu çağ değiştiren olay, Avrupa için büyük bir sarsıntı olmuştur. Çünkü Hıristiyanlığın 1000 yıllık başkenti, Ortodoks mezhebinin merkezi ,Müslüman Türkler tarafından fetih edilmiştir.

Bilindiği gibi 16. yüzyıl Türk tarihinin altın çağıdır. Önce Yavuz Sultan Selim ile başlayan ardından oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın 46 yıllık muhteşem dönemi Türkleri dünya tarihinde bir cihan imparatorluğuna ve dünya hakimiyetine yükseltmiştir.Güç artınca doğal olarak Türk düşmanlığının boyutu da artmıştır. Bu nedenle 16. yüzyıl bizim Altın çağımız ise Avrupa’nın en karanlık ve Türk düşmanlığının zirve yaptığı çağdır.

Avrupa’nın Türk düşmanlığı bugün bile hâlâ devam etmektedir. Batı cephesinin Türklere bakış açısı hiçbir zaman değişim yaşamadı. Geçmişte neyse bugün de aşağı yukarı aynı..

Aslında bugün yaşadıklarımız tarihsel bir süreç.Sosyolojik bir kavga içindeyiz.Dini ve kültürel farklılıklarımız, her zaman korku ve nefretin tetikleyicisi oluyor.Başka tarif ve izahı yok!..