Yok başlığa bakmayın, bu bir spor yazısı değil. Bende zaten spor muhabiri yada spor yazarı değilim. Konumuz futbol değil. Futbol adamı, ya da adamsızlığı.

Aziz YILDIRIM, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birisi; Fenerbahçe Spor Kulübünün başkanı. Yalnızca bir oy farkla başkan seçileli 19 yıl olmuş. Yıldırım’ın ilk kez başkan seçildiği 1997-1998 sezonundan bu yana ligde 5 şampiyonluk yaşayan sarı-lacivertli takım, 7 kez ikinci, 2 kez dördüncü, 1’er kez de üçüncü ve altıncı sıralarda ligi tamamlar.
Yanı sportif anlamda dolu dolu, başarılarla geçen bir dönem değil maalesef bu dönem. Fenerbahçe açısından oldukça yetersiz, başarısız bir istatistik.

Tesisleşme yönünde bir iki icraatı ile ön plana çıksa da, Aziz YILDIRIM ismi genel olarak şike davaları, kulüp teknik direktörleri ve futbolcuları ile yaşadığı polemikler ile anılmış hep. Şike suçlamaları ile cezaevine girmiş, Takımını şampiyon yapan Teknik Direktörleri Ersun YANAL’ı, ardından, takımın içinden çıkan, Fenerbahçe’nin Fatih Terim’i olmaya aday Aykut KOCAMAN’ı görevden almış, Fenerbahçe ile özdeşleşmiş Alex De Sauza, Gökhan GÖNÜL, Caner ERKİN gibi üst düzey futbolcuları bir kalemde silip atmıştır.

Devre aralarında soyunma odasına giren, hakemlerle, basın ile polemikler yaşayan bir başkan olarak karşımıza çıktı hep. Basına fırça atan, muhabirleri azarlayan. Her zaman “haklı” çıkan.

Ve işte yine Aziz YILDIRIM; Fenerbahçe ve Yakın Doğu Üniversitesi basketbol müsabakası öncesi, maçtan birkaç gün önce bilet konusunda her iki kulüpte yazılı açıklamalar yapmış, bilahare gerginlikler yaşanmıştı. Maç günü Fenerbahçe’nin eski yöneticisi olan ve şu anda Yakın Doğu Üniversitesi Basketbol Takımı Başkanı olan Işık Eyigüngör, Aziz Yıldırım’ın salona gelmesiyle birlikte kendisini karşılamak için yanına gider, ancak hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. Yıldırım, kendisinin döneminde yöneticilik yapan Eyigüngör’e tokat atar.

E futbol bu. Saha içinde olduğu gibi saha dışında da gerginlikleri olur, sertlikler, müdahaleler. Olur mu? Yok olmaz efendim. Hele bu Aziz Yıldırım ise hiç olmaz.

Siz otuz milyon taraftarı olan bir kulübe başkanlık ediyorsanız, Türkiye gibi futbol ile yatıp, futbol ile kalkan bir ülkedeki en büyük kulübe başkanlık ediyorsanız, bir başka kulüp başkanına tokat atamazsınız. Kişisel arzu, hırs ve nefretinize alet edemezsiniz. Fenerıum mağazasından orijinal Fenerbahçe’nin çubuklu formasını alıp, gururla sırtında taşıyan yedi, sekiz yaşındaki çocuklarımızın tuttuğu takımın başkanı bu hareketi yapmaz. Yapmamalı. Çünkü sporda saygı, kazanmak kaybetmekten önce gelir.

Ve yine, her kulüp başkanı gitmesi gerektiği anı bilmeli. İyi bir Fenerbahçe taraftarı olarak, başkan Aziz YILDIRIM bana bu yazıyı yazdırdığına göre, gitmesi gereken zaman çoktan gelmiş, geçiyordur. Böyle bir başkanlık anlayışı kendisi ile birlikte gitmeli.