Yazıma her şeyden önce bu ülkeyi, bağımsızlığımızı bize hediye eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e saygılarımı, şükranlarımı sunarak başlamak isterim. Atatürkçü düşüncenin devletçilik ilkesi, Kurtuluş Savaşı’ndan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, memleketin en kısa zamanda kalkınması sürecinde, özellikle ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı bazı işleri devletin üzerine alması esasına dayanır.

***

Atatürkçü devletçilik anlayışı herhangi bir doktrine bağlı olmaksızın, bizim o dönem gereksinimlerimizden doğmuş bir ilkeyi benimsemekte. Bu ilkenin her ekonomik faaliyeti yalnız devletin uğraşı alanı sayan düşünüş ve yollarla hiçbir ilgisi yok. Tam tersine, kişisel gelişim ve faaliyet, uygulamada ekonomik ilerlemenin esas kaynağı olarak kabul ediliyordu.

***

Atatürk devletçiliği, Türkiye’nin uyguladığı devletçilik sistemi, on dokuzuncu

yüzyıldan beri sosyalizm kuramcılarının ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye’nin gereksinimlerinden doğmuş , Türkiye’ye özgü bir sistemdir.

***

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Bireylerin özel girişimlerini ve faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin bütün gereksinimlerini ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında yüzyıllardan beri bireysel ve özel girişimlerle yapılamamış olan şeyleri bir an önce yapmak istedi ve kısa bir zamanda yapmayı başardı.