Dünkü yazımın konusu,ilimizin kültürel değerlerinden Elif Ana ve geçtiğimiz günlerde hakka yürüyen oğlu Mehmet Dede hakkında idi...

Bu yazıyı hazırlarken bir gerçeğin yeniden farkına vardım....İnsan okudukça,araştırdıkça,öğrendikçe önünde yepyeni kapılar açılıyor.

İlginç bir tanışma öyküsü okudum.Ve ilgimi çekti.Kahramanlarımız Maraş'ın iki önemli değeri...Aşık Mahzuni Şerif ve Elif Ana...

Elif Ananın oğlu Mehmet’ten ve Mahzuni Şerif’in eşinden aktarılan tanışma hikayesini olduğu gibi paylaşıyorum...

Kışın en amansız geçtiği 1970’li yılların başında Gaziantep'te ikamet eden Mahzuni Şerif, Başpınar’a gideceklerini söyleyerek eşini gece yarısı arabaya bindirir. Ancak ozan, direksiyonu Maraş yönünü doğru çevirmiştir.

Elbistan'a vardıklarında tek tük karşılaştığı insanlara Pulyan köyünün yolunu sorduğunda eşi onun Elif Ana’ya gideceğini anlamıştır. Saat gece yarısını çoktan geçmiş, dışarıda amansız bir tipi başlamıştır.

Aynı saatlerde Pulyan köyünde de Elif Ana aniden yataktan fırlamış ve oğullarını uyandırıp gelen misafir için hazırlık yapılmasını istemiştir.

Çocukları ve gelinleri Elif Ananın bu hallerini bildiklerinden hemen kal kıp sobayı yakmış, bir koç kesip yemek için ateşe koymuşlardır bile.

Çocukları: “- Ana gelen kim?” diye sorduklarında

Elif Ana: “-Antep’ten yana bir deli geliyor, neredeyse varmak üzeredir.” der.

Mahzuni ile eşi Pulyan’a vardıklarında lambası yanan tek bir ev görüp yönlerini o yana çevirirler.

Kapıyı çalıp tam “Elif Ananın evi hangisi?” diye soracak olurlar ki, kapıyı Elif Ananın bizzat kendisi açar. “Gel bakalım be hey deli, seni bekliyordum gir içeri.” diyerek Mahzuni’yi buyur eder. İçeri giren Mahzuni, sofranın hazırlandığını görünce Elif Ananın dizlerine kapanarak niyaz eder.

Gerçekten de Mahzuni’nin yaşamında değer verdiği üç insan: Şakir ve Cırık Baba diğeri de Elif Anaydı...