“Afrin” de şehitlerimizin olduğu, her yerin Cennet koktuğu bir günde,

Kahramanmaraşlı futbolcular ve taraftarlar,

Tek yürek, tek nefes ve tek ses

Saygı ifadesi ile birlikte Minnet borcunu haykırdılar,

“Kalbimizle, Duamızla Mehmetçiğin yanındayız”

*****

Ligde uzatma dakikaları, “geri sayım” başladı,

Artık her hafta, bir öncekinden çok daha önemli,

Herkes bu ciddiyeti “derinden” hissetmeli,

Gelen rakibe, takım bu “sahayı dar” etmeli,

Taraftar ise tezahüratlarıyla kulakları sağır, stadı ise “inim inim” inletmeli,

İhtiyaç olduğu yerde “ateşlemeli”, desteğini esirgememeli,

Futbolcular ise “son damla” terini dökene kadar mücadele etmeli,

Adım “Hıdır” elimden gelen budur demeli,

Çünkü başarıya herkes talip olur ama sadece “emek verenler” ona ulaşır.

*****

Futbol bir “şov” oyunudur, seyir zevki, heyecan, görsellik istenir,

Ama “puan kıtlığı” olan yerde “amaçlar” değişir,

Üç puan ki ulaşılması gereken en “elzem” şeydir,

Takım “iyi oynamayınca” değil, “puan alamayınca” küme düşer,

Bu maçta mağlup olunsaydı eğer,

“Umut yapraklarının” döküldüğü “sonbaharı” yaşayabilirdik…

Böyle stresli maçlarda vücut ağırlaşır,

İsteksizlik ve hata yapma yüzdeleri artar,

Futbolcular “keman yayı” gibi gergin olur,

Notalar “ahenkli ve uyumlu” çıkmayabilir,

“Anlayış ve sabır” kanallarını açmak gerekir,

“Strateji ve hamle” müdahalelerinin havada uçuştuğu yerde,

Hiç kolay değildir, kazanmak zorunda olduğun böyle maçları oynamak…

*****

Topa hâkim olmadan “oyuna hâkim” olamazsınız,

“Teşebbüs” etmeden gole ulaşamazsınız,

Maçı kazanmak için sadece “inanmak” yetmez, “istemek” daha da önemlidir,

Başarıya giden yolun anahtarı bu kelimelerdir,

Bu tarz maçlar “tutkal gibi” yapışkan maçlardır,

Taraftarı, futbolcuyu, yönetimi birbirine bağlar,

Kazanılan maçtan sonraki oluşan “inanmışlar yumağı” en iyi örnek değil midir?

Kimin oynadığı, kimin gol attığı önemli değildir,

Temel ilke “birlik ve beraberliktir”,

Ya hep beraber mağlup olunur ya hep beraber galip gelinir,

Savaşlar asla “tek başına” kazanılmaz…

Helal olsun, hepinize gönülden “aferin”…

*****

Tribünde bulunan 8-10 yaşındaki çocukları işaret ederek,

Rizespor ve Başakşehir maçlarında oturtacak yer bulamayıp üzüldüğünüz

Sadece mutluluk pozlarında yer alan, “sahte” Kahramanmaraş spor’ luların

Şimdi ne sahada “reklam tabelalarını”, ne de tribünde “kendilerini” görebiliyoruz,

O çocuklar ise hala orada !!!

Mümkün olsa da çocuklara “gerçek taraftardır” etiketini yapıştırılabilsek

Farkı da ayırt edebilsek…

Ne gerek var şimdi diyeceksiniz ama

Kalem dertlidir yazar, dil dertlidir söyler,

Ancak yürek susarsa; “ne yazar, ne söyler…”

*****