2018 yılında 3.çeyrekte açıklanan gayrısafi yurtiçi hasıla bileşenlerinde gördük ki, artık eskisi gibi yüksek iç taleple, yatırımla ya da kamu harcamalarıyla büyümek pek ihtimal dahilinde değil. Az da olsa sağlanan büyümemizi ihracatla sağladık ve bu durum 2018 son çeyreğinde de benzer şekilde olacak.

***

2019 yılı içinse herkes umutsuz vaziyette. Büyüme beklentisi şöyle dursun, küçülmezsek iyidir temennisinde bulunuyoruz. 2019 yılında farklı birşey yapmazsak ülkemizde faaliyet gösteren işyerlerinin kapanma hızı gittikçe artacak, yeni işyerleri açılışı yavaşlayacak ve ciddi bir iş krizine doğru gideceğiz.

***

2019 yılında odaklanmamız gereken şey -yegane büyüme elementimiz- ihracat olmalıdır. Özellikle yüksek kur seviyesinin etkisiyle dünya üzerindeki diğer rakiplerimize göre daha avantajlı bir konumdayız ve bu avantajımızı kullanarak ihracata yüklenmeliyiz.

***

2018 yıl sonu itibariyle ülkemizde faaliyet gösteren toplam 1.886.727 adet iş yeri bulunmaktadır ve 2018 yılında bu şirketlerin yalnızca 17.000 tanesi ihracat yapmıştır. Ülkemiz ihracatının %41’ini İSO500 şirketleri, %59’luk kısmını ise geriye kalan 16.500 şirket gerçekleştirmiştir. İhracat yapabilen şirket sayısının artabilmesi ve ihracatın kobi seviyesinde yaygınlaşması, hem 2023 ihracat hedefimizin sağlanmasını beraberinde getirecek, hem de büyümenin sürdürülebilir olmasında önemli katkı sağlayacaktır.

***

1980 yılında kişi başına milli geliri 3.000 usd olan 23 milyon nüfuslu Tayvan, 2017 itibariyle kişi başına milli gelirini 24.500 usd’ye çıkarmış ve bunu tamamen ihracat odaklı büyüme senaryosu sayesinde başarmıştır. Geçmişte sermaye kıtlığı yaşayan Tayvan, önce emek yoğun şirketlerle ihracat, ardından sermaye yoğun şirketlerle ihracat ve şimdi de teknoloji yoğun şirketlerle ihracat yapmaktadır.

***

Yüksek teknolojili, ithal girdi oranı az olan ve yerli kaynaklara dayanan ihracat, ülkemiz için hayal değil ama uzun vadede gerçekleşebilecek bir hedeftir. Bununla ilgili uzun soluklu ve kalıcı reformların tarım, eğitim ve ekonomi alanlarında sağlanması ve sonucunun en az 10 yıl sonra gözlemlenmesi gerekir. Bununla birlikte ülkemiz genelinde yoğun bir üretim tipi olan emek yoğun üretim, ihracata yönlendirildiği takdirde kısa vadede ekonomik refah elde edebiliriz.

***

Emek ve sermaye yoğun faaliyetlerle ilgilenen kobilerin ihracat yeteneği kazanması, ilerde büyük sanayii şirketlerinin sayısının artmasında bir temel teşkil eder. Ayrıca ihracat, bu tür firmaların ürün standardizasyonu sağlaması ve markalaşmaya önem vermesi için önemli bir vesiledir. İhracatın sadece 17.000 şirket değil, 100.000 şirket tarafından geçekleştirilmesi bile, hem istihdamda hem de büyümede önemli kazanımlar sağlar.

***

İhracatın tabana yayılması sayesinde ihraç edilen ürün türü de artış gösterir ki, bu sıkışıp kaldığımız 150 milyar USD genel ihracat seviyesinin radikal bir şekilde yükselmesini beraberinde getirir. Ülkemizden ihraç olan ürün yaklaşık 2000 çeşit iken; Çin’de bu rakam 26.000’dir ve Çin, 2 trilyon usd’lik ihracat rakamını buna borçludur.

***

İhracat nasıl tabana yayılır ve ihracatçıyı 2019’da neler bekliyor gibi sorulara başka bir yazıda cevap bulalım inşallah. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.