98- Maraş İstiklâl Harbi’nin gerçekleştiği dönemde ülkemizde neler yaşanmaktaydı?

Cevap: Mondros Ateşkesinden sonra ülke genelindeki işgaller genelde eş zamanlı yapılmıştı. 1918 sonlarından itibaren başlayan işgaller; güneyde Hatay-Adana bölgesinde Fransız/Ermeni, Antep-Maraş’ta İngiliz işgaliyle başlarken, Doğu Anadolu Ermeni İşgali altındaydı. Orta ve Doğu Karadeniz’de İngiliz destekli Pontusçu Rum isyanları, 15 Mayıs 1919’dan itibaren de İzmir’den başlayarak Batı Anadolu’da İngiliz destekli Yunan işgali mevcuttu. Kısaca İşgallerde; İngilizler Yunan ve Rumlara destek olurken, Fransızlar da Ermenilere destek oluyordu.

İşgallerle birlikte Anadolu’nun her yanında Kuvâ-yı Millîye ateşi yanmış, direniş çeteleri ve müdafa-i hukuk teşkilatları kurulmaya başlanmıştı. Bu sayede tüm işgal mıntıkalarında silahlı direniş de başlamıştı. İstanbul’da esir durumunda olan Osmanlı Hükümeti’nden ümidini kesen ahalinin millî mücadeleye desteği giderek artmıştır. Azınlıklar bu tarihi fırsatı kaçırmamak için tüm melânetlerini sergilerken, ümitsizliğe düşmüş bir kısım insanımız ise millî mücadeleye zarar veren davranışlar içine giriyordu.

Adana ve havalisinde işgalci Fransız ve Ermeni güçleri çok sayıda vahşete imza atarken, benzer şeyleri Doğu Anadolu’da Ermeniler, Batı Anadolu’da Yunanlılar yapıyordu. Kazım Karabekir Paşa, Doğu Anadolu’yu koruma ve işgalleri sona erdirme gayretiyle Erzurum Kongresini düzenliyordu. Batı Anadolu’da ise Ali Fuat Paşa (Cebesoy) terhis etmediği kolordusuyla mücadeleye destek oluyor, Yunan ilerleyişine karşı direnişin liderliğini Çerkez Ethem Bey yürütüyordu. İzmir’in işgalinin hemen ardından 9. Ordu Müfettişliği vazifesiyle Samsun’a giden Mustafa Kemâl Paşa’nın yanındaki kalabalık kurmay heyet ise, İstiklâl Harbi’nin çekirdek kadrosunu teşkil edecekti.

Maraş’ta İngiliz işgali devam ederken, Batı Anadolu’da Kuvâ-yı Millîye direnişi tüm Ege’yi kaplamış, Erzurum’da Kazım Karabekir Paşa Erzurum Kongresi’ni toplamış ve alınan çok mühim kararlarla birlikte Mustafa Kemal Paşa Anadolu’da bir hükümet gibi işleyecek olan Temsil Heyetinin başkanlığına seçilmişti. Kısa süre sonra da Sivas Kongresi yapılarak; Milli Mücadele, Türkiye genelinde tek bir merkez etrafında toplanmış oluyordu.

Fransız işgalinden itibaren Maraş’ta artan gerilimle birlikte, Temsil Heyeti’yle ilişkiler daha da gelişir ve Sivas üzerinden Maraş’a asker ve askeri malzeme nakliyatı gerçekleşir. Maraş’a Kuvâ-ı Millîye Komutanı olarak Kılıç Ali Bey atanır. Yine bu dönemde Temsil Heyeti ile İstanbul Hükümetinin ortak kararıyla parlamento seçimleri yapılır ve Ocak 1920’de Osmanlı Parlamentosu tekrar açılır. Harp başlamadan yaklaşık 3 hafta önce 27 Aralık 1919’da Temsil Heyetinin merkezini Ankara’ya taşımasıyla birlikte millî mücadelenin merkezi Ankara olur.

Harp başladıktan sonra Maraş’tan günü gününe çekilen telgraflar, Dâhiliye Nezaretiyle birlikte Temsil Heyeti’ne de gönderilir. Temsil Heyeti, bu bilgileri yeni telgraflarla yurdun her yerine ve ilgili yerlere bildirir, ayrıca İrade-i Millîye Gazetesi’nde yayınlar.

Harp esnasındaki en önemli gelişme ise, 28 Ocak 1920’de Son Osmanlı Parlamentosu’nda oy birliği ile “Misâk-ı Millî” kararlarının alınarak, tüm dünyaya Türk Anavatanının bölünmez bütünlüğünün ilân edilmiş olmasıdır.

99- Maraş İstiklâl Harbi’nin genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?

Cevap: Maraş İstiklâl Mücadelesi İngiliz İşgal Dönemi ve Fransız işgal dönemi olarak iki ana evreden oluşur. Bunun ilki 22 Şubat 1919’dan-30 Ekim 1919’a kadar geçen yaklaşık 8 aylık İngiliz İşgâli dönemi, ikincisi ise 30 Ekim 1919’dan-12 Şubat 1920’ye kadar devam eden Fransız işgal dönemidir. Fransız işgal dönemini ise kendi içinde; 28 Kasım’daki Bayrak Olayına kadar geçen Tahrik ve Gerginlik Dönemi, Bayrak Olayından Harbin başladığı 21 Ocak’a kadar geçen Teşkilatlanma ve Harbe Hazırlık Dönemi, Harbin başlamasından Fransızların Maraş’tan kaçarak çekildiği 12 Şubat’a kadar geçen Harp Dönemi olarak 3 aşamada incelemek mümkündür.

İngiliz işgal dönemi nispeten sakin geçmiş olup; bunun en mühim sebebi İngilizlerin burada kalıcı olma niyetinin olmayıp, Irak toprakları için burayı Fransızlara karşı bir pazarlık unsuru olarak görmüş olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu temel sebebe binaen Ermenilerin beklentileri İngilizler döneminde karşılık bulmamıştır. Ayrıca, Maraşlının gösterdiği direnç de İngilizlerin tavırlarını etkilemiştir.

Fransızların ise niyetleri İngilizlerden farklıydı. Buraya kalıcı olmaya geldiklerini ve bunu Ermeniler vasıtasıyla gerçekleştirmek istediklerini, tüm sürece baktığımızda gayet net olarak görmekteyiz. Bölgede ısrarcı olmalarının en temel ekonomik sebebi ise Çukurova’dan itibaren bölgenin çok yüksek miktarda pamuk üretim merkezi olması ve bu bölgenin Fransız tekstil sanayisinin ihtiyacını karşılayacak kadar hammadde sunmasıdır. Ayrıca Haçlı ruhunun getirmiş olduğu ideolojik bakış ve Sivas’a giden yolun kilidinin Maraş-Elbistan bölgesi olması stratejik ve siyasi bir hedef olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendi kontrollerinde kurulacak bir Ermeni Devleti ise bölgedeki Fransız menfaatlerinin olmazsa olmazı durumundaydı.

Ermeniler için ise durum, Moğol İstilâsından beri görmedikleri bir fırsat sunmaktaydı ve tarihi hayalleri gerçekleşebilirdi. Bunun yolu da tamamen silahlı müdahale ve bölgedeki Türk nüfusunun kırılmasından geçiyordu.

Maraş Millî Mücadelesi böyle bir ortamda şehrin kendi iradesi, azmi, fedakârlığı ve imkânlarıyla verilmiş bir milis harekâtıdır. Askeri güçlerin, imkânların, siyasi konjonktürün tamamen aleyhte olduğu ve neredeyse “imkânsız” bir ortamda verilen bu olağanüstü mücadele, halk iradesinin muhteşem bir zaferi konumundadır.

Maraşlı adım adım savaşa gidildiğini fark etmekte gecikmemiştir. Bıçağın kemiğe dayandığı zamanlarda adım atmaktan çekinmemiş (Uzunoluk-Sütçü İmam ve Bayrak Hadiseleri gibi) ve harbe hazırlıksız yakalanmamak için harekete geçmiştir.

Resmi-sivil tüm unsurlardan ve her türlü ahali kesiminden insanların katılımıyla oluşan millî teşkilatlanma, büyük bir gizlilik içinde ve her türlü lojistik ihtiyacın teminine yönelik çalışmıştır. Silah ve cephane temini her türlü imkân kullanılarak yapılmıştır. Teşkilatlanma ise şehrin tüm mahalleleri ile şehir dışına kadar yayılmıştır. Teşkilatın lider kadrosu genel olarak sivil şahsiyetlerden oluşturulurken, çete komutanlıkları ve alt seviye çete liderleri subay kökenli ve 1.Dünya Savaşı’ndan yeni gelmiş tecrübeli askerlerle oluşturularak, milisler (çete) eğitilmiştir.

Bunun yanı sıra Şeyh Ali Sezaî Efendi, Nakibüleşraf Dayızâde Muhammed Emin Efendi, Mevlevi Post-nişni Selim Dede gibi manevi önderler mücadeleye katılım noktasında dinî yönden vaaz ve telkinleriyle ahaliyi yönlendirmişlerdir.

Ayrıca Pazarcık-Türkoğlu yöresinde oluşturulan millî kuvvetler vasıtasıyla Fransız destek kuvvetlerinin durdurulması noktasında ciddi anlamda başarılı olunarak, şehir içindeki savaşın dış cephesi oluşturulmuştur. Şehir içinde ise düşman müstahkem mevkilerinin kuşatılarak düşürülmesi esasına göre bir strateji uygulanmıştır. Gazi Arslan Bey ise tüm bu faaliyetlerin başından sonuna en büyük uygulayıcısı olarak, Maraş istiklâl Mücadelesinin bayrağı olmuştur.

Kısaca Maraş Millî Mücadelesi rastgele şekillenmiş bir süreç olmayıp; tamamen bilinçli, teşkilatlı, ön hazırlıklı ve doğru tespit edilmiş bir strateji ile gerçekleşmiştir. Yapılan fedakârlık ve gayret, her yaştan ve cinsten insanımızın “Maraş bize mezâr olmadan, düşmana gülizâr olamaz” parolasıyla kuvveden fiile geçerek zafere ulaşmıştır.

Maraş’ta kazanılan bu zafer; İstiklâl Harbi’nin ilk zaferidir. Tüm Anadolu’da heyecana sebep olmuş, millî mücadelenin güç ve ivme kazanmasında çok mühim rol oynamıştır. Ayrıca düşmanın güneyden Sivas ve Kayseri’ye uzanacak bir yol açma projesine set çekerek, güney cephesinin Antep sınırında kalmasını sağlamıştır. Bu da TBMM’nin işini kolaylaştırarak, dikkatlerini kader cephesi olan Batı Cephesine teksif etmesinde belirleyici olmuştur.

Ermeniler ise, en büyük hayallerinin Maraş’ta yıkıldığını görerek ve yaptıkları zulümler tarihlerine kapkaranlık ve kanlı lekeler olarak yazılmış olduğu halde, ihanetlerinin bedellerini bir kısmı hayatlarıyla, diğer bir kısmı ise bu topraklardan gitmek zorunda kalmalarıyla ödemişlerdir. Ahirete kalan hesap ise ayrıdır.

Fransızlara gelince; herhalde tarihlerinin en onur kırıcı yenilgilerinden biriyle karşılaşarak ve bölgedeki projeleri büyük oranda çökmüş olarak çekilmek zorunda kaldılar. Ayrıca bölgede işlenen zulümlerin ve dökülen kanın baş sorumlusu olarak da tarihe geçmişlerdir. Muhtemelen General Keret, bu mağlubiyetin bir numaralı sorumlusu olarak Fransız askeri mahkemelerinde de yargılanmaktan kurtulamamıştır.

100- Maraş İstiklâl Harbi’ni anlatan ana kaynaklar nelerdir? Bilgi veriniz?

Cevap: Dönemde yaşananları anlatan hatırat ve belgeler zaman içerisinde yaygınlaşmış olup, daha da artacak gibi görünmektedir. Bu konuda yerli ve yabancı kaynaklar mevcuttur. Ancak bizim için en değerlileri olayları bizzat yaşayan Maraşlı ecdâdın bıraktığı belgelerdir. Bir kısmı yazıya dökülerek günümüze ulaştırıldı, bir kısmı hatırat ve röportajlara konu oldu, bir kısmı canlı şahitler olarak doğada varlığını sürdürmektedir. Zaman içinde yok olup gidenler ve kayda geçirilmeyenler ise yitik hazinelerimizdir. Bunların en bilinenleri şunlardır;

  1. Şeyh Ali Sezaî Efendi’nin hatıratı- (“Maraş Milli Mücadelesinde Şeyh Ali Sezâî Efendi” ismiyle Serdar Yakar tarafından yayınlanmıştır)

  2. Arslan Bey’in Hatıratı ve röportajları-(“Maraş İstiklâl Mücâdelesinde Arslan Bey” ismiyle, Serdar Yakar tarafından yayınlanmıştır, ayrıca oğlu Mahmud Toğuz tarafından “Maraş Kurtuluş Mücadelesi Komutanı Arslan Bey’in Hatıratı” adıyla da yayınlanmıştır)

  3. İstiklâl Savaşında Maraş-Hüsameddin Karadağ (Harpte Maraş’ta Veteriner Müdürüdür)

  4. Uzunoluk-Adil Bağdadlılar (Dönemi, harpten 10 gün öncesine kadar Maraş’ta yaşamış ve bu tarihte Kayseri’ye öğretmen olarak gitmişti. Harpten sonra Maraş’a gelerek yaşananları birinci ağızlardan dinleyip, olayları sıcağı sıcağına kayda geçirmiştir)

  5. Er-Risâletü’l Cihâdiyye-Şeyh Ali Sezaî Efendi (Ali Sezai Efendinin Maraş Harbinin dinî meşruiyetini yazdığı eseridir. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Güneş tarafından Osmanlıca’dan çevrilerek, günümüz imlâsıyla basımı gerçekleştirilmiştir)

  6. Gazilerin Dilinden Millî Mücâdelemiz-Yalçın Özalp (Maraş İstiklâl Harbini bizzat yaşayanlar ve onların çocuklarının ağızlarından dinlenerek oluşturulmuş en geniş yelpazeli hatıratlar bütünüdür)

  7. Kılıç Ali Paşa’nın ve diğer millî mücadele komutanlarının hatıratları

  8. Muhtelif kitap ve basılı eserlerde yayınlanmış dönemin telgraf kayıtları

  9. Dönemin gazete haberleri

  10. Döneme ait arşiv kayıtları

  11. Dönemle ilgili başta fotoğraflar olmak üzere görüntülü ve sesli arşiv malzemeleri

  12. Maraş içinde bulunan tarihi eserlerdeki savaşın silinmeyen izleri (Şeyh Camii minaresinde halen mevcut bulan Fransız top mermisi, dönemin şehîd ve gazilerinin Osmanlıca ve yeni yazı ile yazılmış mezar taşları, binalarda açılmış mazgal delikleri, kurşun izleri, olayları bizzat yaşamış tarihi binalar vs.)

  13. Müzeye teslim edilmiş bir kısım eşya (En bilineni Şehîd Evliyâ Efendi’nin ailesi tarafından Maraş Müzesine teslim edilmiş tabanca, dürbün vs. bir kısım harp eşyasıdır)

  14. Olayların içinde yer almış Fransız ve Ermenilerin-taraflı ve garazkâr da olsa-hatıratları.

Bunlar dışında dönemin ana kaynaklarından yararlanılarak oluşturulmuş çok sayıda kitap, makale, sempozyum bildirisi, gazete haberi gibi çalışma mevcut olup, isimlerini buraya yazmak ayrı bir yekûn tutacağı için bu kadarla iktifâ etmek gerektir.

Maraş İstiklâl Mücadelesini anlamaya yönelik sayısız soru akla gelebilir ve cevaplanabilir. Ancak bu çalışma; 100. Yıl olması sebebiyle, tüm ana konuları ihtiva edecek 100 soruluk bir çerçeve içerisinde ve zamanın ruhunu yansıtacak tarzda hazırlanmıştır.

Maraş Millî Mücadelesinin tüm şehîd ve gazileri olan ecdâdı rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.

15/Aralık/2019

İbrahim KANADIKIRIK

Kahramanmaraş