83-Maraş İstiklâl Harbinin meşhur şehîdleri kimlerdir? Nerelerde ve ne şekil şehîd olmuşlardır?

Cevap: 1-Evliyâ Efendi. Harbin en büyük ve en meşhur şehididir. Daha önce genişçe bilgi verildiği için tekrarına lüzum yoktur. Diğerlerinden en meşhurları ise şunlardır;

2-Mıllış Nuri. Harp öncesinin ve harp sürecinin en büyük kahramanlarındandır. 3 Şubat’ta Kuyucak’taki Avadis Hırlakyan konağının düşürülmesi sırasında kurşunla karnından ağır yaralanır. Yarılan karnından dışarı dökülen bağırsaklarını toplayıp, karnına koyarak harbe devam ederse de, kısa sürede yaranın tesiriyle şehîd düşer. Bazı kaynaklarda şehadetine sebep olan bu olayın, Kümbet Kilisesi’ne taarruz sırasında gerçekleştiği ifade edilmektedir.

3-Göllülü Yusuf Çavuş. Ermenilere karşı gösterdiği yiğitlikleri ve millî teşkilatın oluşturulması sırasında heyecan verici sözleriyle insanları cesaretlendirir. İri yarı ve pehlivan yapılı Yusuf Çavuş, harp esnasında Evliyâ Efendi’nin sağ kolu olarak, tüm harekâtlarda çetelerin sevk ve idaresinde büyük başarılar gösterir. Şekerdere ve Kalealtı gibi bölgelerdeki mevkilerin düşürülmesinde büyük hizmetleri olur. 30 Ocak’ta Tekke Kilisesi’nin düşürülmesi esnasındaki çarpışmalarda şehîd düşer.

4-Medinezâde Abdullah Çavuş. Hatûniye bölgesinde çete komutanıdır. Kışla bölgesindeki evini kendi eliyle yakarak, civardaki Ermeni mevkilerinin de yanmasını sağlar. Alaca Orçan’ın evini düşürerek içindekilerle beraber imha eder. 1 Şubat’ta Katolik Kilisesi’ni düşürmeye çalışırken şehîd olur.

5-Eşbahzâde Mehmed Efendi. Divânlı Mahallesindeki çatışmalarda grup komutanı olarak ve ilerlemiş yaşına rağmen hep ön cephede yer alır. 29 Ocak’ta Ermeni Bulgurcu’nun evini düşürmeye çalışırken alnına isabet eden bir kurşunla şehîd olur. 

6-Çuhadar Ali. Harpten önce Mercimek Tepe’de kendine saldıran 3 Ermeni’den ikisini öldürerek şehirden kaçmış, önce Türkoğlu mıntıkasında Muallim Hayrullah Bey çetelerine, sonra da harp başlayınca şehre gelerek Batı Cephesindeki savaşlara katılmıştır. Harbin son günlerinde Bayazıtlı Mahallesi’nde yaralanarak 17 yaşında şehîd düşer.

7-Muallim Hayrullah Bey. Riyaziye (Matematik) muallimidir. Millî teşkilatın kurulması sırasında başlangıcından beri Arslan Bey’le birlikte hareket eden grubun içinde yer alır. Çete teşkilatlanması sürecinde önce Elbistan, sonra Pazarcık tarafından teşkil ettiği kuvvetlerle şehir dışında Fransız destek kuvvetleriyle mücadeleye girer. Özellikle Türkoğlu yöresinde İmalı tarafından topladığı çetelerle Bababurnu Muharebelerinde (8-9 Ocak) savaşır. Bu muharebeler içinde Tanıştepe mevkiinde kasığından yaralanarak önce Pazarcık’a, ardından Antep’e tedaviye götürülür. Daha sonra da Maraş’a Alman Hastanesine getirilirse de, buradan sağ çıkamayarak şehîden vefat eder. Onun Alman Hastanesi’nde Ermeni Doktor Artin tarafından zehirli iğneyle kasten öldürüldüğü konusunda kuvvetli kanaât hâkimdir. 

8-Doktor Mustafa. Aslen Elbistanlıdır. Millî Mücadele kahramanlarından Eczacı Lütfi (Köker) Bey’in kardeşidir. Fransız işgaline karşı teşkilatlanma fikrini ilk kez dile getirenlerden olup, Fransız işgalinin hemen öncesinde bir protesto metni hazırlayıp, Ulu Cami’de toplanan halka okuyarak millî mücadele bilincini uyandırmaya çalışır. Ardından Elbistan’a giderek çete, silah ve malzeme temini ve teşkilatlanma çalışmalarına bir müddet burada devam eder. Harp başladıktan sonra Maraş’a gelir. Sonuna kadar savaşılması taraftarıdır. Ancak Harbin son günlerinde durumun çok nazikleşmesi üzere konuşmak için gittiği Kadir Paşa konağında teslim olunmazsa, millî mücadele aleyhine yeni bir cephe açılacağı tehdidi üzerine Keret’le görüşmek üzere kışlaya gitmek zorunda kalır. Ancak görüşme sonrası cebinde Keret’in şartlarının olduğu kâğıtla Türk tarafına geçerken, Ermeni Doktor Artin ve Eczacı Leon tarafından yanındaki Balcıoğlu Ali ile birlikte sırtından vurularak şehîd edilir (11 Şubat 1920).

84-Harp esnasında sivil ahali hangi vazifeleri üstlenmiştir?

Cevap: Sivil ahali dediğimiz, elinde silahla savaşmayan geri hizmet unsurlarıdır. Çünkü sivil ahalinin bir kısmı (çoğunlukla yetişkin erkekler) çete olarak bizzat harp yapmış unsurlardır. Bunların dışında kalan ve mücadeleye taraftar olan ahalinin büyük kısmı savaşın lojistik sorumluluğunu üstlenmiştir. Kadın, çocuk, ihtiyar her yaştan ve cinsten insanımız imkân ve kabiliyetleri oranında bizzat harbe müdahil olmuştur.

Kadınlar genel olarak geri hizmette çetelere yemek pişirilmesi, dağıtımı, revir hizmetleri, terzilik, düşman baskınlarına karşı evlerde savunma hazırlıkları, siperlere cephane taşıma, gerektiğinde siperlere girerek erkeklerle birlikte çarpışmalara girme gibi akla gelebilecek her türlü lojistik hizmetleri yerine getirmişlerdir.

Çocuklar içinde bir grup, harp meydanında bilgi akışını sağlayan posta vazifelerinde faal olarak kullanılmıştır. 9-10 yaşlarından itibaren ergenlik yaşına kadar olan erkek çocukları içinde zeki, çevik, uyanık, iş bitirir karakterde olanlar mevkiler arası ve Arslan Bey’in karargâhıyla diğer yerler arasında yaptıkları postalarla çok ciddi bir istihbarat hizmeti gerçekleştirmişlerdir. Siperler ve yıkık duvarlar arasındaki güzergâhı kullanan bu çocuklar hem çeviklikleriyle, hem de cüsselerinin küçüklüğü sebebiyle kolay hedef olmadıkları için haber akışında başarılı olmuşlardır. Ayrıca taşıdıkları şifreli ve sözlü mesajlar sebebiyle çok dikkat çekmediklerinden, siperler arasındaki gidiş gelişleri nispeten rahat olmuştur.

Burada bahsedilmesi geren en önemli hususlardan birisi kadın, çocuk ve ihtiyarların bu hizmetler yanında, bir dua ordusu haline gelmiş olmasıdır. Harbin manevi vechesini teşkil eden bu durum; harp müddeti boyunca günahsız çocuklardan, ırz ve namus endişesi yaşayan kadınlara ve aciz duruma düşmüş ihtiyarlara varıncaya kadar sivil ahalinin zikr ve dualarının eksik olmadığı bir hakikattir. Hem evlerde, hem topluca bulunulan sığınak mekânlarında, hem de başta Ulu Cami olmak üzere çeşitli cami ve mescitlerde sürekli dua ve zikirler gerçekleştirilmiştir. Fetih ve Fil sureleri ile diğer Kur’an ayetlerinin okunduğu, salavât-ı şerifelerin, çeşitli zikirlerin eksik olmadığı bu dönemde, küçük çocuklar ezberleyebildikleri İhlâs Suresi gibi kısa sureleri okurken, tesbihat ve zikirler de çekmişlerdir. Harp döneminde en küçük çocuklara okutturulan kısa ve veciz en meşhur dua; “Allahümme Yâ Vedûd! Gâvurun elini bağla, dilini tut” şeklindedir. Bu dua Maraş İstiklâl Harbi’nin en meşhur sözlerinden birisidir.

85-Harbin kadın kahramanları kimlerdir?

Cevap: Aslında bu sorunun cevabı, tüm imkânlarını kullanarak ve canını ortaya koyarak elinden gelen her şeyi yapan tüm Maraşlı analarımız, bacılarımızdır. Bu açıdan hepsi eli ayağı öpülesi muhtereme kişilerdir. Bu ifade ile birlikte, harp meydanında gerek elinde silahı ile bizzat düşmanla vuruşan, gerekse de mazlûmen şehîd ve gazi olmuş çok sayıda kadın kahramanımız vardır. Bunlardan iki tanesi özellikle ön plana çıkmıştır.

İlki meşhur Senem Ayşe’dir. Aslen Besni Haveydi Aşireti’nden Yusuf Ağa’nın kızıdır. Küçük yaşta Maraş Duraklı Mahallesine yerleşmişlerdi. Harbin 5. gününde çete olan kocası Ramazan’ın şehîd olmasıyla çete elbisesi giyip, kocasının mavzerini alarak çetelere katılır. Önce Veysel oğlu Hasan çeteleri içinde harp etmiş, sonra da aşiretinden yirmi civârında çete toplayarak harbin sonuna kadar çarpışmalara katılmıştır.

İkinci kahramanımız ise Bitlis Defterdârının hanımıdır. Kaynaklarda isminin belirtilmediği bu kahraman hanım, harbin dokuzuncu günü olan 29 Ocak’ta, Kayabaşı’ndaki evlerinin duvarlarında açtırdığı mazgal deliklerinden çarpışmalara katılmış ve o gün akşama kadar düşmandan 8 kişiyi vurarak, büyük yararlılık göstermiştir. Bu yiğit kadın, akşama doğru da erkek elbisesi giyerek çetelere katılmış ve mücadeleye destek olmuştur. 

Ayrıca Kuytul (Kurtuluş) Mahallesi’nde Ermeni çoğunluğun arasında yaşayan Hürü Ana, evinin damına çıkarak Ermenilere meydan okumuş ve 16 yaşındaki biricik oğlu Ökkeş’i harp başlayınca çetelere katmıştır.